Test Site


TÜM DERSLER

KÜRESEL ISINMA

KÜRESEL ISINMA NEDİR? 


"Küresel Isınma" denince, bütün dünyada sıcaklığın sistematik bir şekilde artması süreci anlaşılmaktadır. Bu yolla bir iklim değişikliği meydana gelmektedir. Çünkü sıcaklık artınca buharlaşma artar, yağışlar ve hava hareketleri değişir. Küresel iklim değişikliğini; belirli olmayan zamanlarda meydana gelen hava halleri değişikliği ile karıştırmamak gerekir. Örneğin belirsiz zamanlarda veya herhangi bir mevsimde meydana gelen kuraklık (örneğin bizde kış kuraklığı) veya yaz kuraklığı olan bölgelerde yağışlı yazlar olayı “hava değişikliği” olarak nitelenir yani iklim değişikliği değildir. O nedenle son 10-15 yıl içinde, sıcaklığın bütün dünyada sistematik olarak artışı, 1983 yılından itibaren ölçmelerle belirlenmiştir. Son yüzyılın en sıcak ve en kurak yazları son 8 – 10 yıl içinde yaşanmıştır. Sıcaklık ölçümleri ile elde edilen bu sonuçları, bazı buzul erime olayları da desteklemektedir. Örneğin, güney kutbundan şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte buzul parçalarının koparak ayrılması, İzlanda Buzul’larının son 30 yılda şimdiye kadar görülmeyen bir hızla erimeleri, Himalaya ve Alpler’de cereyan eden buzul erimesi süreçleri gibi dünya üzerinde yaygın olarak görülen süreçler

 

KÜRESEL ISINMA VE İKLİM DEĞİŞİMİ

“Küresel ısınma” süreci anlaşılmaktadır. Bu yolla bir iklim değişikliği meydana gelmektedir. Çünkü sıcaklık artınca buharlaşma artar, yağışlar ve hava hareketleri değişir. Küresel iklim değişikliğini; belirli olmayan zamanlarda meydana gelen hava halleri değişikliği ile karıştırmamak gerekir. Örneğin belirsiz zamanlarda veya herhangi bir mevsimde meydana gelen kuraklık (örneğin bizde kış kuraklığı) veya yaz kuraklığı olan bölgelerde yağışlı yazlar olayı “hava değişikliği” olarak nitelenir yani iklim değişikliği değildir. O nedenle son 10-15 yıl içinde, sıcaklığın bütün dünyada sistematik olarak artışı, 1983 yılından itibaren ölçmelerle belirlenmiştir. Son yüzyılın en sıcak ve en kurak yazları son 8 – 10 yıl içinde yaşanmıştır. Sıcaklık ölçümleri ile elde edilen bu sonuçları, bazı buzul erime olayları da desteklemektedir. Örneğin, güney kutbundan şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte buzul parçalarının koparak ayrılması, İzlanda Buzul’larının son 30 yılda şimdiye kadar görülmeyen bir hızla erimeleri, Himalaya ve Alpler’de cereyan eden buzul erimesi süreçleri gibi dünya üzerinde yaygın olarak görülen süreçler ...

Bilim insanları, küresel ısınmada en etkili faktörün, “sera gazları” denen bazı gazların
son yıllarda atmosferde hızla artması olduğu üzerinde fikir birliğine varmışlardır. Başlıca sera gazları; karbondioksit, metan, kloroflour karbon, ozon ve azot oksitleridir. Bunlar içinde karbondioksit %50 ile en etkili sera gazı olarak bilinmektedir. Sera gazlarının, aynen can seralarda olduğu gibi küresel ısınmayı nasıl meydana getirdikleri şematik olarak gösterilmiştir. Küresel ısınmanın birçok olumsuz sonuçları olacağı tahmin edilmektedir. Bunların başlıcaları şunlardır: 


- Sıcaklık arttıkça yeryüzündeki karalardan ve su yüzeylerinden buharlaşma da
artacaktır. Bu da bazı bölgelerde aşırı yağışlara, bazı bölgelerde de kuraklığa neden olacaktır.

- Kutuplardaki buzullar eriyecek, denizler ve okyanuslarda su düzeyleri yükselecek ve taşkınlar, su basmaları ve seller meydana gelecektir.

- Siklon ve fırtına afetleri artacaktır. Bütün bunlar bitkisel ürünler üzerinde olumsuz etki yaratacağı gibi, hayvansal canlılar üzerinde de zararlı olacaktır. O nedenle bilim insanları tarafından, küresel ısınma ve iklim değişimi, “yeni bir atmosferik tehlike” veya “artık dünyanın ateşi yükseliyor” şeklinde nitelenmektedir. Bu ifadeler gelecek tehlikeler için bir uyarı olarak kabul edilmelidir. 
KÜRESEL ISINMANIN KANITLARI
Küresel ısınma olayı, genellikle fosil yakıt kullanımından meydana gelen yoğun karbondioksit emisyonu (salınımı) ile özdeşleşmiş bulunmaktadır. Atmosferdeki karbondioksit artışına koşut olarak hava sıcaklığının 1860 yılından beri artışı (Mitscherlich 1995). Bu nedenle, böyle bir olayın varlığını kabul etme ve zararlarının önlenmesi, fosil yakıt kullanımının kısıtlanması anlamına gelecektir. Bu ise, özellikle sanayileşmiş ülkeler ekonomisi için çok yönlü olumsuz sonuçlar doğuracağından, bu ülkeler uzun süre küresel ısınma olayını inkâr etmişlerdir. Daha sonraları, bilim insanlarının ortaya koydukları kanıtlarla, böyle bir ısınma sürecinin başladığını kabul etmişler ancak, nedeninin fosil yakıt olmadığına ait çeşitli savlar ortaya atmışlardır. Bu ekolojik afetin önüne geçmek için uğraş veren bilim insanları, söz konusu bu savların doğru olmadığını somut örneklerle kanıtlamaya çalışmışlardır. Bunların başlıcaları aşağıda verilmiştir. · Son yüzyılın en sıcak yazları son 10 – 15 yıl içinde yaşanmıştır. Örneğin 1990’lı yılların dört yılı içinde ölçülen sıcaklıklar (1991, 1994, 1995 ve 1998) meteoroloji ölçmelerinin yapıldığı 1860 – 1996 yılları arasında ölçülen sıcaklıkların en yüksek değerlerine sahiptir. 1998 yılında, son 1400 yılın en sıcak yılı yaşanmıştır (Kadıoğlu 2004). Son 15 – 20 yılda ölçülen küresel sıcaklıkların ortalaması ise, çeşitli özel yöntemlerle belirlenen son 600 yılın en yüksek sıcaklık ortalaması olarak hesaplanmıştır. · Küresel ısınmanın çok önemli başka bir kanıtı da kutuplarda ve yüksek dağlarda (Alpler, Himalayalar gibi) buzulların erimeye başlamış olmasıdır.
Amerikan Kar ve Buz Verileri Merkezi (NSIDC) ölçümlerine göre, küresel ısınma ile ilgili şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır (Hürriyet Gazetesi, Dış Haberler Servisi, 20.03.2002):
1) Antarktika’da son 50 yıl içinde hava sıcaklığı 2,5˚C artmış ve 7 dev buzul kitlesinin alanı, 1974 yılından bu yana 13500 kilometrekare daralmıştır.
2) Yaklaşık 12 bin yıllık olduğu tahmin edilen 3250 kilometrekarelik, 200 metre derinliğinde, 750 milyon ton ağırlığında buz kütlesi ana parçadan ayrılmış ve binlerce
aysberge bölünmüştür.
3) Larsen-B buzulu, son 5 yılda 5700 kilometrekarelik bölümünü kaybetmiştir.
· İzlanda Üniversitesi profesörlerinden Helgi Björnson, yaptığı araştırmalara dayanarak, İzlanda’nın % 8’ini kaplayan ve kutuplar dışındaki en büyük buzul olan Vatna dev buzulunun, 1930 yılından bu yana en yüksek erime hızına eriştiğini ve küresel ısınmanın böyle devam etmesi halinde, bu dev buzulun 100 yıl sonra yok olacağını ve bütün İzlanda’nın
sular altında kalacağını, Ocak 2002 yılında bildirmiştir.
· Güney Kutbu’ndaki Thwaites büyük buzulundan 3400 kilometre karelik (Mayorka Adası kadar) buz kütlesi kopmuştur (22.03.2002). Bu haber “Güney Kutbu eriyor” başlığını taşıyordu.
Küresel ısınmayı önlemeye yönelik, 2004'te yürürlüğe giren Kyoto Protokolü'nü bugüne kadar 168 ülke imzaladı. Kyoto Protokolü'ne göre, 2008-2012 yılları arasında gelişmiş ülkelerin, sera gazı emisyonlarını 1990 yılındaki seviyenin yüzde 5,2 altına çekmeleri gerekiyor. Fakat, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 4'üne sahip ABD, dünyanın toplam karbondioksit emisyonunun yüzde 25'ini tek başına üretiyor. ABD, bugüne kadar Kyoto Protokolü'nü imzalamadı ve imzalama yönünde herhangi bir girişimleri de bulunmuyor. Diğer taraftan, toplam sera gazı emisyonlarının yüzde 17'sinden sorumlu olan Avustralya'da henüz Kyoto Protokolü'nü imzalamayan ülkeler arasında.

Kyoto Protokolü kapsamında, 1990 yılı verileri baz alınarak, 2008-2012 döneminde sera gazı emisyonlarını yüzde 8 azaltmayı hedefleyen AB, küresel ısınmayla mücadele konusunda uzun vadeli yol haritası belirleme konusunda yoğun olarak çalışıyor. Belirlenen hedefe ulaşabilmek için Mart 2005'ten bu yana çalışan AB Komisyonu, 10 Ocak 2007'de Avrupa için yeni bir enerji politikasının oluşturulabilmesi için geniş kapsamlı bir önlem paketi açıkladı. Bu pakette, 2020 yılına kadar sera etkisine sahip gazların emisyonunun yüzde 20 azaltılması öngörülüyor.

Kasım 2006'da yayınlanan, BM İklim Değişikliği Raporu'nda, Kyoto Protokolü'nü imzalamış olan 40 sanayileşmiş ülkenin, 1990-2004 yılları arasında Karbon emisyonlarındaki artış ölçülmüş ve sanayileşmiş ülkelerin emisyonlarının yüzde 3 azaldığı belirtilmiştir. Rapora göre, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın sera gazı emisyonlarında düşüş görülürken, yüksek emisyon oranlarına sahip, Japonya, ABD ve Kanada'nın emisyonları daha da artmıştır. Türkiye ise yaklaşık yüzde 73 oranı ile en hızlı emisyon artışına sahip ülke konumunda bulunuyor.
Laguna San Rafael'deki buzulun, küresel ısınma sonucu 1990 ile 2000 yılları arasındaki geri çekilişin, karşılaştırmalı uydu görüntüleri. II. Dünya Savaşı sonrasında dünya nüfusu 2 kat, buna karşılık enerji kullanımı 4 kat artmıştır. 1958 yılında atmosferdeki 315 ppm/m3 karbondioksit oranı 2004'te 379 ppm/m3 olmuştur. ABD dünya nüfusunun %4'üne sahipken karbondioksit üretiminin %25'ini gerçekleştirmektedir.

The Observer gazetesinin Şubat 2004'te yayımladığı Pentagon'a ait Küresel Isınma Raporu'na göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde Avrupa'da birçok kıyı kenti sular altında kalacaktır. Guardian gazetesinde 2004 yılında yer alan küresel ısınma haritasına göre bundan en az etkilenen bölgeler Türkiye ve Ortadoğu ile kıyı kesimleri hariç Kuzey Afrika'dır. Küresel ısınmanın önlenmesi için bazı çareler olarak şunlar sıralanabilir:
ÇÜNKÜ dünyadaki otomobillerin yarısı, petrol yerine mısırdan üretilen etanol yakıtını kullanırsa küresel ısınmaya yol açan gazları atmosfere salınımı yüzde 7 düşer

2 Evinizi izole edin
ÇÜNKÜ küresel ısınmaya yol açan gazların yüzde 16’sından konutların enerji tüketimi sorumlu. Evlerin izole edilmesi ısınma enerjisini yüzde 40 azaltır.

3 Ampulleri değiştirin
ÇÜNKÜ sadece 7 watt harcayan çevre dostu ampüller 40 watt’lık standart bir ampül kadar ışık yayabiliyor.

4 Sokakta LED ampül
ÇÜNKÜ cadde aydınlatmalarının 18 ayda bir yenilenmesi gerekiyor. Yüzde 40 daha az elektrik harcayan LED ampüller, 2 kat daha pahalı ama 5 yıl kullanılıyor.

5 Ciplere ağır vergi
ÇÜNKÜ 1.8 litre motor hacmine sahip bir sedan otomobil kilometrede 170 gram karbon gazının atmosfere salınmasına yol açıyor. Ciplerde bu oran 2 kat fazla.

6 Organik kıyafet giyin
ÇÜNKÜ içinde tamamen doğal ortamda yetişmiş pamuktan yapılan yüzde 100 organik kıyafetler üretilirken yüzde 60 oranında daha az enerji harcanıyor.

7 Yolculuğu paylaşın
ÇÜNKÜ araştırmalar otomobil kullananların yüzde 38’inin yalnız seyahat ettiğini gösteriyor. İşe gidip gelirken otomobille topluca seyahat edin.

8 Jeotermal ısıtma
ÇÜNKÜ 13 dereceye kadar ısıtılan suyun merkezi bir sistemden binaya dağıtırak, doğalgazlı ısıtmaya destek sağlanabilir ve enerji tüketimi düşürülebilir.

9 Hybrid otomobil
ÇÜNKÜ elektrik ve benzin olmak üzere iki motora sahip olan hybrid otomobiller, yüzde 20’ye varan yakıt tasarrufu sağlıyor.

10 Ekolojik makyaj
ÇÜNKÜ içerdiği kimyasal maddelerden dolayı kozmetik ürünlerin bir çoğu çevreye zarar veriyor. Bitki özlerinden yapılan organik makyaj ürünleri moda oldu.

11 Kırmızı et yemeyin
ÇÜNKÜ kırmızı et yemeyi azaltarak ısınmaya yol açan sera gazlarının oranı yüzde 4 azaltılabilir. Dünyada 1.7 milyar inek, 1.5 milyar koyun var.

12 Plastik kullanmayın
ÇÜNKÜ plastik doğadan 1000 yılda temizleniyor. Yılda 500 milyar poşet kullanılıyor. Sadece yüzde 3’ü kağıttan...

13 Geridönüşümlü kağıt
ÇÜNKÜ geri dönüşümlü kağıdın üretimi yüzde 60 enerji tasarrufu sağlıyor.

Yılda 900 milyon ağaç kağıt üretimi için kesiliyor.

14 Toplu taşıma kullanın
ÇÜNKÜ sera gazlarının yüzde 14’ü araçlar yüzünden atmosfere salınıyor. Otobüse binerek bu oran yarıya yarıya azaltılır.

15 Bekleme modu
ÇÜNKÜ araştırmalar evlerde harcanan elektriğin yüzde 75’ini bekleme modunda tutulan televizyon ve bilgisayar gibi elektronik cihazların harcadığını ortaya koyuyor.

16 İnik lastiklere dikkat
ÇÜNKÜ havası inik lastiklerle seyahat etmek benzin tüketimini yüzde 10 oranında artırır.

17 Küçük evde oturun
ÇÜNKÜ 200 metrekarelik bir evi ısıtmak için, 100 metrekarelik bir evden 2.5 kat daha fazla enerji harcanması gerekiyor.

18 Eski kıyafeti verin
ÇÜNKÜ eski kıyafetlerin eritilip yeniden kumaş haline getirilmesiyle yüzde 76 enerji tasarrufu sağlanabiliyor.

19 Gökdelene izin verin
ÇÜNKÜ cam dış cepheye sahip olan gökdelenlerin ışıklandırma ve ısıtma giderleri, beton bir binaya göre daha az.

20 Kravat takmayın
ÇÜNKÜ kravat takmayarak sıcaklamazsınız. Erkek çalışanların tümü kravat takmazsa, klimalar daha az çalışır ve daha az enerji harcanır.

21 Pamukluları atmayın
ÇÜNKÜ pamuklu kıyafetler, sentetik madde içermediği için geri dönüşüm yapılamıyor. Ne kadar giyilirse o kadar kardır.

22 Ofis değil evde çalışın
ÇÜNKÜ imkanı olanlar ev-ofislerde çalıştığında ulaşım nedeniyle ortaya çıkan sera gazlarının azalması bekleniyor.

23 Karbon gazı denize
ÇÜNKÜ atmosfere her yıl salınan 7.3 milyar ton karbon gazının yüzde 10’u okyanus tabanında depolanabilir.

24 Yazın pencere açın
ÇÜNKÜ klima yerine bir pencere açarsanız yıllık 22.7 ton olan kişibaşı karbon gazı salınımınızı 1.8 ton azaltırsınız.

25 Bahçenize bambu
ÇÜNKÜ sadece çapı geniş dallara sahip olan bitkiler, saldıklarından daha çok karbon gazını emebiliyor.
Rus Gazprom Küresel Isınma Yüzünden Gaz Üretimini DüşürdüA.A.
Rus gaz devi Gazprom'un küresel ısınma yüzünden bu yıl sonuna kadar üretmeyi planladığı gaz miktarını son 4 ay içinde ikinci kez aşağıya çektiği bildirildi.

Gazprom Başkan Yardımcısı Valeriy Galubev Rus İnterfaks ajansına yaptığı açıklamada, daha önce bu yıl için 557 milyar metre küplük doğal gaz üretmeyi planladıklarını ancak sıcak geçen kış şartları yüzünden bu oranı 551 milyar metre küpe indirdiklerini söyledi.

Rusya'da büyük petrol şirketlerinin ortak olduğu gaz üreticilerinden de çıkarılacak gaz miktarını düşürmesini isteyen Galubev, buna gerekçe olarak düşük talebi ve yeraltı depolarındaki gaz tüketiminin çok yavaş olmasını gösterdi.
Gaz depolarında 61 milyar metre küp gaz olması gerektiğini ancak şu anda 63 milyar metre küp gaz bulunduğuna dikkat çeken Galubev, “Yeraltı depoları dolu değil, aşırı dolu” dedi.

Galubev, sıcak hava şartları yüzünden Gazprom'un Avrupa'ya planlanandan yüzde 7, Rusya içine de yüzde 3 oranında daha düşük gaz verdiğini belirterek, gelecek yıl daha fazla üretim yapmayı planladıklarını ancak bu konuda bir rakam vermemeyi tercih etti.

Gazprom geçen yıl dünya genelinde üretilen gazın yüzde 20'sine denk gelen 556 milyar metre küp gaz çıkarırken, bu oranı 2020 yılında 580-590, 2030 yılında da 610-30 milyar metre küp seviyesine çıkarmayı planlıyor.
Şirket, gaza talep olması halinde çok daha fazla miktarda üretmeleri için yeterli rezervlerinin bulunduğunu belirtiyor.
Küresel ısınma mı, nükleer felaket mi?

  1. Her yere ağaçlar dikilmelidir.
  2. Teknolojik aletler dünyaya zarar vermeyecek şekilde yenilenmelidir.
  3. Yeni teknolojik aletler dünyaya zarar vermeyecek şekilde yapılmalıdır.
  4. Dünyaya zarar verenler en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
  5. Kentleşme durdurulmalıdır.
  6. Köy benzeri şehirler kurulmalıdır.
  7. Sanayi, dünyaya zarar vermeyecek şekilde yapılmalıdır.
  8. Arabalar vb. buhar gücüyle veya güneş enerjisiyle çalışanlarının da üretilmesi gerekmektedir. 

1) Grönland hızla eriyor

Küresel ısınma nedeniyle son 20 yılda Grönland'ın hava sıcaklığı üç derece arttı. Hava sıcaklığındaki artış Grönland'tan büyük buz kütlelerinin kopmasına neden oluyor. Bu gelişme ise Atlas Okyanusu'na akan su miktarını da hızlandırdı. Buz kütlesinin son on yıldaki erime miktarı yaklaşık üç kat arttı. Grönland'ın tamamen erimesiyle Atlas Okyanusu'nun yedi metre yükseleceği tahmin ediliyor. Bilim adamları tarafından yapılan çalışmalarda Grönland'ın erimesi için 1000 yılık bir zaman tahmin edilmesine rağmen, küresel ısınma konusundaki son gelişmeler bu sürenin daha da kısalacağı yönündeki yorumlara dönüşmüştür. Atlas Okyanusu'ndaki su seviyesini yükselmesi öncelikli olarak deniz seviyesinden çok yüksek olmayan adaların sular altında kalmasına neden olacaktır. Su seviyesinin yükselmesi ile deniz seviyesine göre düşük yükseklikte olan adalarla birlikte, aralarında Londra'nın da bulunduğu bazı büyük şehirlerin alçak kesimlerinin de su altında kalması beklenmektedir. Grönland'da, yılda eriyen buzul miktarı İstanbul'un yıllık su tüketiminin 300 katı olarak belirtiliyor.

2) Güney Kutbu hızla eriyor

Güney Kutbu'ndaki buz kütlelerinin yaklaşık yüzde 90'ı giderek küçülmeye başladı. Güney Kutbu'nda, küresel ısınmanın etkilerini tespit etmek amacıyla, bölgede incelenen 244 buz kütlesinin yüzde 87'sinde erime olduğu görülmüştür. Yapılan çalışmalar, buzulların erimesinin son beş yılda hızlandığını ortaya koyuyor.

3) Klimanjaro'daki karlar da eriyor

Tanzanya'daki Klimanjaro Dağı'nın eteklerini süsleyen karlar erimeye başladı. Karların bu hızla erimeye devam etmesi durumunda, 15 yıl içerisinde Klimanjaro'nun doruklarında kar kalmayacağı tahmin ediliyor. Yapılan araştırmalar, dağın doruklarındaki buzul ve kar tabakasının son yüzyıl içerisinde yüzde 80 oranında azaldığını gösteriyor.

KÜRESEL ISINMANIN EKOLOJİK SONUÇLARI

Küresel ısınma ve buna bağlı olarak meydana gelen iklim değişimi sürecinin
yaratacağı veya yaratmış olduğu ekonomik, ekolojik ve sosyolojik sonuçlar, dünyanın her
yerinde henüz tam anlamıyla yaşanmamıştır. O nedenle, bu sürecin potansiyel tehlikeleri tam
anlamıyla kavranılamamıştır. Ancak, bilim insanları yapmış oldukları araştırmalarda,
insanların bu tehlikelerle er geç karşılaşacağını ve bunların yaratacağı sonuçların neler
olabileceğini bilimsel verilere dayanarak açıklamaktadırlar. Bunlara ait bazı somut örnekler
aşağıda verilmiştir:
1) Sıcaklıklar artınca, büyük su yüzeylerinden (deniz, göl, baraj, akarsu vb)
buharlaşma artacak, toprak kuruyacaktır. Bunun sonucunda bölgesel olarak iklim değişecek,
tarımsal ürünler ve ormanlar zarar görecektir. Şöyle ki;
· Büyük su yüzeylerine yakın yerlerde hava nemi ve buna bağlı olarak yağışlar
artacak, sel afetleri meydana gelecektir.
· Karasal kısımlarda ise toprak suyunu kaybederek kuraklaşacak, tarımsal ürün
verimi azalacak, ormanların alanı daralacak, hidrolojik enerji üretimi düşecektir.
2) Buzullar eriyecek, bunun sonucunda göller, denizler ve akarsularda su düzeyi
yükselecek, kıyı bölgeleri sular altında kalacaktır, sel afetleri yaşanacak ve toplumsal göçler

başlayacaktır. Bunun somut örnekleri son yıllarda İngiltere, Almanya ve İtalya’da
görülmüştür. Bu ülkelerde meydana gelen sel afetleri son 50 yılın en büyük sel afetleri olup
İngiltere’de 1 milyar, İtalya’da (2000 Ekim ayında) 1,5 milyar Euro tutarında zarar meydana
gelmiştir. Ayrıca 1994 Kasım ayında İtalya’da meydana gelen sel afeti 64 can; 1991 yılında
Çin’de meydana gelen sel afeti 3074 can, ayni ülkede 1994 baharında meydana gelen sel
afetleri 1846 can almıştır. Bunun yanında milyarlarla ifade edilen maddi zararlar meydana
gelmiştir.
2002 Ağustosunda Almanya’da yaşanan sel afetinin bilançosu da tüyler ürpertici idi
(Schayan und Stumpt 2002): 21 kişi sellere kapılarak öldü; on binlercesinin mekânları
boşaltıldı; binlercesi evsiz kaldı. 800 km uzunlukta nehir kıyısı boyunca dehşet yaşandı
En azından 25 milyar Euro tutarında maddi zarar meydana geldi. 740 km devlet
yolu ve 180 köprü şiddetli zarar gördü. Bazı kentler harabeye döndü. 50 000 asker ve gönüllü,
kurtarma ve selleri önlemede çalıştı. Bu sel afetini meydana getiren ve 1 hafta süren yağışı
bilim insanları şöyle değerlendirmişti: “Bu yaşananlar dünyadaki iklim değişiminin bize
kadar gelen çok az bir işaretidir. Bu olayın nedeni dünya çapındaki (küresel) ısınmadır.”
Ülkemizde de son yıllarda meydana gelen sel afetlerinin nedeni, hiç kuşkusuz aynı
nedenlerden kaynaklanmaktadır..
3) Dengesiz küresel ısınmalar hem sayı hem de şiddet bakımından son derece zararlı
kasırgalar yaratacaktır. Bunlara ait birkaç somut örnek aşağıda verilmiştir (Berz 1995).
· 1991 Mayıs ayında Bangaldeş’te meydana gelen “Adsız Siklon” 140 000 kişinin
ölümüne neden olmuştur.
· 1993 Mart ayında Kuzey Amerika’da meydana gelen “Kış Fırtınası” 246 kişinin
ölümüne neden olmuştur
· 2004 yılı boyunca ABD’de 1727 kasırga olayı yaşanmıştır. Tarihinin en sık
kasırgasını yaşayan ABD, bu kasırgalardan milyarlarca dolar zarar görmüştür.
· Küresel iklim değişimi, karalara ve sulara ait tüm ekosistemlerde şimdiden tahmin
edilmesi çok güç olan dengesizlikler meydana getirecektir. Canlı ve cansız çevrenin doğal
dengesi bozulacak, bu da canlıların temel yaşam süreçlerinden olan ekolojik çevrimleri
etkileyecektir. Tüm canlılar için temel ekolojik yaşam koşulları ortadan kalkacaktır. Örneğin
bitkisel planktonların zarar görmesiyle, dünya oksijen üretiminin % 50 – 60’ını sağlayan bu
kaynağın verimi ve üretim gücü ciddi anlamda düşecektir (Flavin 1996).
4) Küresel ısınma ile Sibirya ve Kanada’daki buzlu tundra toprakları çözünecek ve
bataklık haline gelecektir. Buralarda bol miktarda bataklık gazı (metan) oluşarak atmosfere
karışacak, artan sera gazları nedeniyle küresel ısınma daha da artacak ve böylece kısır
döngüye girilmiş olunacaktır (Mitscherlich 1995).
Örnekler daha da arttırılabilir. Ancak bu sınırlı sayıdaki örnekler bile, insanlığın karşı
karşıya bulunduğu ekolojik tehlike potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
NE YAPMALIYIZ?

1 Mısır yakıtı kullanın

Nükleer Enerji

Bir diğer kaygı noktası, alınan herhangi bir kararın kaş yaparken göz çıkarma olasılığı. Bunun nedeni ise Blair'in nükleer enerjiyi temiz enerji alternatifi olarak görmesi. Geçen haftalarda, Blair'in nükleer enerjinin karbondioksit üretmeyen bir enerji kaynağı olmasına dayanarak nükleer enerjiyi tekrar kullanma önerisi gazetelerde yer almıştı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Blair'in bilim danışmanı David King'e göre, İngiltere'nin 2020 yılında ulaşmayı hedeflediği elektiriğin yüzde 20'sini fosil yakıt dışı kaynaklardan elde etme hedefi, ancak nükleer enerjinin artırılarak kullanılmasından geçiyor. Bu durum Blair hükümetinde tartışmalara neden oldu ve kabineyi ikiye böldü.
Basının eline geçen G8 taslak raporunda da benzer ifadelerin yer alması, başta Greenpeace ve Friends of the Earth (FoE) gibi çevreci örgütlerin büyük tepkisini çekmiş durumda. Nükleer enerjinin nükleer atık, nükleer kazalar ve ortaya çıkabilecek yeni tür nükleer terörizm olasılığına dikkat çeken çevreci gruplar, taslaktaki ifadelere dayanarak, zirve sonucunda nükleer enerji kullanımının artırılması yönünde bir karar alınacağını iddia ediyor. Ayrıca, taslakta, ucuz uçak biletlerinden alınacak vergilerin artırılması gibi önlem önerilerine rastlanmadığı gibi, raporda sera gazlarının kullanımının azaltılması ile ilgili herhangi bir takvim hazırlanacağına dair bir ifadeye de rastlanmıyor.
Toplantıyı yapacak zengin yedi ülke ve Rusya'dan oluşan G8'ler, dünya nüfusunun yüzde 13'ünü oluştururken, iklim değişikliğine neden olan kirletici gazların yüzde 45'ini üretiyor. Ancak görünen o ki, yeni küresel riskler ne kadar büyük olsa da, yeterince önemsenmiyorlar ve sorumlulukları alınmıyor. Toplantı sırasında dışarıdaki göstericilere katılabileceğini söyleyerek, yeni risklerin yanı sıra yeni küresel siyasi aktörlerin varlığının da farkında olduğunu gösteren Gordon Brown gibi politikacılar ise henüz istedikleri kadar etkili olamıyorlar.
(1) Giddens, A, 1991. Consequences of Modernity. Cambridge: Polity.
Nedenleri Ve Şubat 2007 tarihli BM Raporu

İklim sistemi içsel ve dışsal insani etkiler, güneş hareketleri ve sera gazları, vb. nedenlerden etkilenmektedir. İklimbilimciler (klimatolog) küresel ısınma konusunda hem fikirdirler. Bu değişimin detaylı nedenleri açık bir araştırma alanıdır ama bilimsel çoğunluk sera gazlarının son zamanlardaki sıcaklık artışının başlıca nedeni olduğunu belirtmektedir.

Atmosferdeki karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) oranlarındaki artış dünya yüzeyinin sıcaklığını yükseltmektedir. CO2 oranındaki artış dünyanın yüzeyini ısıtmakta ve kutuplara yakın buzların erimesine yol açmaktadır. Buzlar eridikçe yerlerini kara veya sular almaktadır. Kara ve suların buza oranla daha az yansıtıcı olması güneş ışınımı emilimini arttırmakta ve dolayısıyla buzullarda daha fazla erimeye yol açmaktadır.

Şubat 2007 tarihli BM Raporu Konu ile ilgili Birleşmiş Milletler raporu, Fransa'nın başkenti Paris'te yapılan Hükümetlerarası İklim Değişiklikleri Paneli'nde açıklanmıştır.[7] Raporda küresel sıcaklık artışının olası etkileri aşağıdaki biçimde özetlenmektedir.

+2 derece: Su sıkıntısı başlayacak
Kuzey Amerika'da kum fırtınaları tarımı yok edecek. Deniz seviyeleri yükselecek. Peru'da 10 milyon kişi su sıkıntısı çekecek. Mercan kayalıkları yok olacak. Gezegendeki canlı türlerinin yüzde 30'u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

+ 5 derece: Denizler 5 m. yükselecek
Deniz seviyesi ortalaması 70 metre olacak. Dünyanın yiyecek stokları tükenecek.

+ 6 derece: Göçler başlayacak
Yüz milyonlarca insan uygun iklim koşullarında yaşamak umuduyla göç yollarına düşecek.

Kadınlar su bulamadıkları için saçlarını kestirecekler,
Okyanuslarımız çölleşecek,
Kuraklık yaşanacak,
Okyanuslardan aktarımla içme suyu elde edilecek,
Suda yaşayan bazı hayvanlarımız(kutup ayısı ,fok balığı vs.)Tırmanacak buz bulamayacaklar yüzmekten yorulup ölecekler,
İnsanlar 50 yaşındayken susuzluktan 85 yaşında gibi gözükecekler,
Bebeklerin sakat doğma olasılığı artacak.
Mamutların Katili Küresel IsınmaBilim insanları, Buz Çağı'ndan sonra vahşi atların ve mamutların soylarının tükenmesinin nedeninin insanların avlanması değil, küresel ısınma olduğunu öne sürüyor.Mamut
Vahşi atların ve mamutların yok olmasının sorumluluğu insanların olmayabilir. Yeni bir teze göre, bu türler küresel ısınmayla Buz Çağı'ndaki doğal dokunun değişmesine ayak uyduramadılar. En önemli besin kaynağı olan otlakların ortadan kaybolması, bu hayvanların topluluklar halinde açlıktan ölmelerine neden oldu. University of Alaska profesörü Dale Guthrie, 600'den fazla fosili radyo karbon tarihleme yöntemiyle yaptığı incelemede, mamutların ve vahşi atların insanların Bering Boğazı'nı aşarak Amerika kıtasına girmeden önce yok olmaya başlamış olduğu fikrini ortaya atıyor.İlk insanların, 12 bin yıl önce Sibirya'dan Bering Boğazı'nı aşarak Kuzey Amerika'ya ayak bastıkları varsayılıyor. Mamutlar ve vahşi atların da yaklaşık olarak 11 bin 500 ila 12 bin 500 yıl önce yok oldukları düşünüldüğünde, bu türlerin insanların aşırı avlanmasına kurban gittiği fikrine ulaşılıyordu. Uzmanlar, soyları tükenen eski memelilerin yerini bugünkü modern türlerin aldığını düşünüyor.Araştırmada, Amerika kıtasının en kuzey bölgelerinden 9 ila 18 bin yıllık bizon, antilop, vahşi geyik ve insan fosillerini incelendi. Yeni tezi ortaya koyan Guthrie, bizon ve vahşi geyik populasyonlarının 12 bin yıl öncesinde sanıldığı gibi açlık yaşamadığını, hatta daha fazla üreme şansı yakaladıklarını ifade ediyor. Halbuki fosiller bu türlerin insanlar tarafından vahşi atlar veya mamutlara göre daha avlandığını gösteriyor. O halde vahşi geyiklerin ve bizonların tüm zorluklara karşın hayatta kalmaları nasıl açıklanıyor?

AŞIRI AVLANMA OLASILIĞI DÜŞÜK

Guthrie'nin buna yanıtı şöyle: "İlk insanları bulabildikleri tüm hayvanları avlıyordu, at eti ilk zamanlarda bizon etinden daha çok tercih edildiği için bir süre atlara yönelmiş olabilirler, ancak mamut veya atların insanlarca avlandığını gösteren fazla kanıt yok. Oysa insanların yaşadığı bölgeler bizon ve vahşi geyiklerin kalıntılarıyla dolu."

BULAŞICI HASTALIK İHTİMALİ YOK

Guthrie, mamut ve vahşi atların insanlar tarafından soyları tükenecek kadar öldürülmüş olamayacağını, bu hayvanların yok olmasının bir başka nedeni olduğunu belirtiyor. Guthrie, ayrıca fosil kalıntıların büyük bir salgın hastalığın soyların tükenmesine neden olmuş olabileceği tezini desteklemediğini ifade ediyor ve ekliyor; "Zira büyük bir salgın hastalık türlerde ani bir yok oluş olarak ortaya çıkardı, ayrıca vahşi geyik ve bizon gibi virüsü bulaşması muhtemel hayvanlar da böyle bir bulgu yok."

ISI DEĞİŞİMİ OTLAKLARI DEĞİŞTİRDİ

Guthrie, Amerika kıtasının kuzeyinin 13 bin ila 11 bin yıl öncesinde önemli bir iklimsel dönüşüme sahne olduğunu vurguluyor; "Bu dönemde hayvanların vücut boylarının değiştiğini görüyoruz, ısı değişimi olduğu biliyoruz ve tam bu sırada insanlar kıtaya ayak bastı. 13 bin yıl önce hayvanların besin değeri yetersiz kuru otları yediğini düşünüyorum. Sonrasında Alaska ve Yukon bölgesi ısınınca ırmaklar şişti, otlar yeşerdi; bizonlar ve vahşi geyikler daha iyi beslendi daha hızlı ürediler."

BİZONLAR VE VAHŞİ ATLAR AYAKTA KALMAYI BAŞARDI

Bölgedeki iklim değişikliği otlak arazilerin yerini çamların almasına neden oldu. Çamlar çimlerin yerine geçince, hayvanlar için uygun otlaklar ortadan kayboldu.Bu durum mamutlar, vahşi atlar, vahşi geyikler ve bizonlar için de geçerliydi, ancak Guthrie, bizonların ve geyiklerin buna uyum sağladığını ve ayakta kalmayı başardığını vurguluyor; "İlk insanların kıtaya ayak basmasından bin yıl sonra dahi vahşi geyikler ve bizonlar yaşamlarını sürdürüyordu."

AŞIRI AVLANMA HALA GEÇERLİ BİR SAV

Dinozorların soyunun tükenmesi gibi, mamutların da yok olması bilim dünyasında en çok tartışılan konulardan biri. Son çalışma Amerika kıtasının kuzey bölümleri için önemli ipuçları içeriyor olsa da, birçok bilim insanı yeryüzünün diğer bölgelerinde bu hayvanların soyunun insanların avlanmasından dolayı tükendiğini savunmaya devam ediyor. Yeni tezin kıtanın güneyinde Texas, Arizona gibi bölgelerindeki tükenmeleri açıklayamadığı da dile getiriliyor. Bu nedenle kimi uzmanlar insanoğlunun aşırı avlanmasının da mutlaka bir etken olduğu görüşünde.
Küresel Isınma AlarmıBu öngörünün gerçekleşmesi denizlerin seviyesinin yükselmesi, kuraklıklar ve seller yaşanması anlamına geliyor.

Oxford Üniversitesi'nden yürütülen ve tüm dünyadan internet aracılığıyla veri toplanarak yapılan araştırmanın sonuçları Nature dergisinde yayımlandı.

"Climateprediction.net" adlı projede şimdiye kadar denenmemiş bir yöntem kullanıldı.

Projede atmosferdeki karbondioksit seviyesinin sanayi devrimi öncesindekinin iki katına çıkması halinde ne olacağı, yani hava sıcaklığının ne kadar artacağı sorusunun yanıtı arandı.

Zira bilim adamlarına göre söz konusu karbondioksit seviyesine bu yüzyılın ortasında erişilmesi bekleniyor.

Proje uyarınca, hava sıcaklığının artışına ilişkin farklı senaryolar, bir ana bilgisayarda değerlendirilmek yerine, gönüllülerin kişisel bilgisayarlarına gönderildi.

150 ülkeden 95 bin kişi bu programı internet aracılığıyla bilgisayarlarına yükledi.

Küresel ısınmaya temel oluşturan karbondioksit salınım düzeyinin belirlenmesine yönelik 60 bin farklı senaryo bu kişisel bilgisayarda değerlendirildi.

Kullanıcıların, kendiliğinden çalışan programı bilgisayarlarına konuk etmekten başka hiçbir katkıda bulunmaları gerekmiyor.

Tüm bu verilerle kürsel ısınma yüzünden ortalama hava sıcaklığının 11 dereceye kadar yükselebileceği ortaya çıktı. Önceki tahminler bunun yarısı kadar bir artışı öngörüyordu.

Projenin Başkanı David Stainforth, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Araştırmamızın sonuçları, küresel ısı değişimleri için acilen bir şeyler yapmamamız gerektiğine işaret ediyor" dedi.

İngiltere Meteoroloji Dairesi küresel ısınma konusunda önümüzdeki uluslararası bir konferansa ev sahipliği yapacak.

Konferansta sera etkisi yapan gazların salınımının sınırlandırılması konusunda atılabilecek adımlar ele alınacak.

İngiliz bilim adamları küresel ısınmanın dünya için küresel terörden daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor.

İngiltere, sanayileşmiş ülkelerin oluşturduğu G-8 grubunun dönem başkanlığını yürüteceği bir yıllık süre içinde küresel ısınmayı gündemde tutacağını söylüyor.

Londra, küresel ısınmayla mücadeleyi öngören Kyoto sözleşmesini imzalaması için ABD'yi ikna etmeye çalışıyor.

Küresel ısınmanın yüzde 25'inden ABD sorumlu tutuluyor. 

Günümüz sosyal bilimler dünyasının belki de en ünlü ismi Anthony Giddens, küreselleşmeyi modernite sürecinin bir parçası olarak tanımlar. Modern hayat, geleneksel sorunlarla baş etmeye çalışırken, kendine has yeni sorunları ortaya çıkardı. Bu sorunlar belki içerik olarak aynı gibi gözükebilir ancak zaman ve mekân boyutunda nitelik değiştirdiler. Yani artık küresel hastalıklar -AİDS, küresel çevre sorunları küresel ısınma, küresel terör ve küresel yoksulluk var ve modernitenin bir parçası olan küreselleşme bu yeni risklerle uğraşabilmenin yollarını bulmalı. (1)Nükleer Enerji
Ortaya çıkan risklerin küreselleşmeyle olan bağlantısını gösteren en güzel örneklerden biri sayıları her gün artan uçak seferleri. Küreselleşmenin hem nedenlerinden hem de sonuçlarından biri, insanların dünya çevresinde hızla artan oranlarda hareket etmesi. Özellikle Avrupa ülkeleri ve Amerika'da ortaya çıkan ucuz uçak şirketleriyle her kesimden insanın uçakla seyahat edebilmesi oldukça kolaylaşmış durumda. Örneğin, Londra'dan herhangi bir Avrupa şehrine 15-20 sterlinlik gidiş dönüş uçak bileti bulmak mümkün. Independent gazetesinin haberine göre, 1970 yılında Britanya havaalanlarından 32 milyon kişi uçmuşken, 2002 yılında bu rakam 189 milyona çıkmış. Yapılan tahminlere göre, 2030 yılında 500 milyon uçak yolcusu Britanya havaalanlarına uğrayacak. Britanya'yla bağlantılı hava yolculuğunun ürettiği sera etkisi yaratan gazların emisyonu 1990'da 20,1 milyon tondan, 2004 yılında 39,5 milyon tona çıkmış. Üstelik, havada oluşan karbon emisyonunun yerdekine oranla 2,7 kat daha fazla etkisinin olduğu da bilinmekte. Kısaca, kontrol edilmediğinde küresel ısınmaya neden olan gazların yüzde 15'i uçaklar tarafından üretiliyor ve büyüyen bu sektör büyük bir tehlike arz ediyor.
Küresel Isınma Alarmı
Bu öngörünün gerçekleşmesi denizlerin seviyesinin yükselmesi, kuraklıklar ve seller yaşanması anlamına geliyor.

Oxford Üniversitesi'nden yürütülen ve tüm dünyadan internet aracılığıyla veri toplanarak yapılan araştırmanın sonuçları Nature dergisinde yayımlandı.

"Climateprediction.net" adlı projede şimdiye kadar denenmemiş bir yöntem kullanıldı.

Projede atmosferdeki karbondioksit seviyesinin sanayi devrimi öncesindekinin iki katına çıkması halinde ne olacağı, yani hava sıcaklığının ne kadar artacağı sorusunun yanıtı arandı.

Zira bilim adamlarına göre söz konusu karbondioksit seviyesine bu yüzyılın ortasında erişilmesi bekleniyor.

Proje uyarınca, hava sıcaklığının artışına ilişkin farklı senaryolar, bir ana bilgisayarda değerlendirilmek yerine, gönüllülerin kişisel bilgisayarlarına gönderildi.

150 ülkeden 95 bin kişi bu programı internet aracılığıyla bilgisayarlarına yükledi.

Küresel ısınmaya temel oluşturan karbondioksit salınım düzeyinin belirlenmesine yönelik 60 bin farklı senaryo bu kişisel bilgisayarda değerlendirildi.

Kullanıcıların, kendiliğinden çalışan programı bilgisayarlarına konuk etmekten başka hiçbir katkıda bulunmaları gerekmiyor.

Tüm bu verilerle kürsel ısınma yüzünden ortalama hava sıcaklığının 11 dereceye kadar yükselebileceği ortaya çıktı. Önceki tahminler bunun yarısı kadar bir artışı öngörüyordu.

Projenin Başkanı David Stainforth, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Araştırmamızın sonuçları, küresel ısı değişimleri için acilen bir şeyler yapmamamız gerektiğine işaret ediyor" dedi.

İngiltere Meteoroloji Dairesi küresel ısınma konusunda önümüzdeki uluslararası bir konferansa ev sahipliği yapacak.

Konferansta sera etkisi yapan gazların salınımının sınırlandırılması konusunda atılabilecek adımlar ele alınacak.

İngiliz bilim adamları küresel ısınmanın dünya için küresel terörden daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor.

İngiltere, sanayileşmiş ülkelerin oluşturduğu G-8 grubunun dönem başkanlığını yürüteceği bir yıllık süre içinde küresel ısınmayı gündemde tutacağını söylüyor.

Londra, küresel ısınmayla mücadeleyi öngören Kyoto sözleşmesini imzalaması için ABD'yi ikna etmeye çalışıyor.

Küresel ısınmanın yüzde 25'inden ABD sorumlu tutuluyor. 
u ve iklim değişikliğine neden olan diğer sorunlar önümüzdeki hafta, 6-8 Temmuz tarihleri arasında Edinburgh'da toplanacak G8 toplantısının en önemli gündem maddelerinden biri olacak. Britanya Başbakanı Tony Blair ve Ekonomi Bakanı Gordon Brown, ev sahipliği yapacakları toplantıyı özellikle küresel ısınma ve Afrika'daki yoksulluk konularının tartışıldığı bir zirveye çevirmeye çalışıyor. Küresel yoksulluk ve Afrika özellikle "Make Poverty History/Yoksulluğu Tarihe Göm" kampanyası ve Live8 konserleri'nin de etkisiyle kamuoyunda uzun zamandır tartışılıyor. Hatta, Gordon Brown başkanlığında yapılan G8'e dahil ülkelerin ekonomi bakanlarının ön toplantısında, Afrika konusu masaya yatırıldı ve 18 Afrika ülkesinin IMF, Dünya Bankası ve Afrika Kalkınma Fonu'na olan 40 milyar dolarlık borçlarının silinmesi kararlaştırıldı. Diğer yandan, her ne kadar yardımların iki katına çıkarılması önerisini geri çevirse de, George W. Bush, borçların silinmesine Blair'in de çabaları sonucu ikna oldu. Özetle, Afrika için kat edilecek daha çok yol olmasına rağmen, çok küçük adımlar atılmaya başlandı.
Ancak, çevre kirliliği ve iklim değişikliği konusunda alınabilecek kararlar soru işareti yaratıyor. Öncelikle, Amerika, Hindistan ve Çin gibi Kyoto Protokolü'ne katılmamış büyük ekonomili ülkeleri de kapsayacak kalıcı bir forum düzenlemeyi hedefleyen Blair'in, G8 toplantısında çözüme yönelik kararlar aldırması zor gözüküyor. İklim değişikliğinin insan eseri olmadığı ve hatta iklim değişikliği olmadığını savunan Amerikan hükümetini ikna etmek için çaba harcayan Blair, Amerikasız bir çözüm olamayacağı görüşünde. Gerçekten de, dünya nüfusunun sadece yüzde 4'ü Amerika'da yaşıyor. Buna karşılık, dünyadaki karbondioksit gazı emisyonunun dörtte biri Amerika'da oluşuyor. Bu miktar Çin, Hindistan ve Japonya'nın toplam emisyonundan daha fazla. Dünyanın en hızlı büyüyen araba piyasasına sahip Çin ve büyüyen ekonomisiyle Hindistan'ın da görüşmelere çağrıldığı toplantıda amaç Amerika'yı yalnız bırakarak köşeye sıkıştırmak.
Yazılı ve görsel basın son günlerde,siyaset dışında,en fazla küresel ısınma ile ilgilenmiştir.Belki de bu ilgiyi,2007 haziranın başından ağustosunun sonuna kadar yaşanan aşırı sıcaklar uyandırmıştır.Yaşam dönemimizde dahi farkına vardığımız yetersiz yağışın,özellikle hızla kentleşen ülkemiz için,gerçek bir sorun olduğu anlaşılmaya başlanmıştır.TV program yapımcıları,araştırıcı gazeteciler,suçluyu bulma yarışına girmişlerdir.


Orta Anadolu,kırkikindi dediğimiz mayıs haziran aylarında her gün öğleden sonra bardaktan boşanırcasına yağan yağmurları sanki unutmuş gibidir.2007 mayısın son haftasına kadar Ankara'yı sadece birkaç cılız damla ıslatmıştır.Kuraklık yaşamımızın bir parçası haline gelmiş,siyasette kova içinde banyo nasıl yapılır tartışmaları yaşanmıştır.Barajlarındaki doluluk oranları,artık TV kanallarında kimi zaman birinci haber olarak yer almaktadır.Belediye bahçelerin sulanmasını,arabaların yıkanmasını yasaklamış.Güzelim Bahçelievler de ne bahçe kalmamış ne ev.Ocak ayı bile yeterince soğuk olmuyor.Ankara'da sıcaklık,1950-60'lı yıllarda,senede en az 5-10 gün-20 santigrat derecenin altına düşerdi.Üniversiteye giderken nefesimi donduran soğuğu saçlarıma yağan kar tanelerini özlüyorum.Dikmen tepelerine değil Elmadağ'a bile kar yağmıyor.Bulvardaki ağaçların her bahar davetsiz misafirleri serçeler,artık davet etsek bile gelmiyorlar.Sanki Atatürk bulvarına ve Kumrular sokağa küsmüşler.Onların yerini kuru gürültülü bir bahar almış.Gölbaşında sular çekilmiş, Mogan gölü buruşmuş,Azap deresi artık eskisi gibi hırçın akmıyor.Saime kadını su basmıyor,Kazıkiçi bostanları yok olmuş,Kavaklıdere'yi insanlar şarap markası sanıyor,Bülbül deresinde bülbüller ötmüyor.İçimden neredesin Ankara diye bağırmak geliyor.

Gerçekten yerküre ısınıyor.Birileri bizi yakıp kavuruyor.Kent yöneticileri susuzluğu tanrıya fatura edip işin içinden çıkıyor.İklim bilimcileri sıcaklık artışının nedeni olarak,kömür santralarının bacalarından fışkıran başta karbon dioksit olmak üzere sera gazlarını gösteriyor.Bunu Mısırdaki sağır sultan bile duydu,ancak içimizde duymayanlar var.Kömüre dayalı bir enerji politikası geliştiriyoruz.Ankara çimento fabrikasının bacasından fışkıran veya ayarsız dizel otobüslerin ve kamyonların ekzoslarından çıkan zehirli gazları solumak zorunda mıyız?Düşük kalorili linyit yakan Afşin-Elbistan santralının yayınladığı kömür tozların soluyan yöre halkı her geçen gün sağlığından oluyor.Kendileri de dahil kimse umursamıyor.

Atmosferdeki her bir milyon parçacığın 450 tanesi karbon,yani kömür olursa,yerküre gerçek bir felaket ile karşı karşıya kalacaktır.Bunu bu işten anlayanlar söylüyor.Şu andaki karbon yoğunluğu milyon parçacık başına 380.Her sene yoğunluk milyonda 2-4 parçacık artmaktadır.Artış önümüzdeki 40 sene sürerse,yoğunluk 480-540 arası bir değere yükselmiş olacak.Yani önlem alınmaz ise felakete sadece 40-50 sene kadar bir zaman kaldı demektir.

Havadaki karbon dioksit oranı artıkça sıcaklık artmakta,sıcaklık artıkça kuraklık meydana gelmektedir.İşte bizleri kavuran sıcaklığın nedeni budur.Aşırı sıcaklar yağış rejimlerini değiştirmekte,ısınan hava normalden fazla nem tuttuğundan yağışlar azalmaktadır..İklim modelleri,orta ve yüksek enlem bölgelerinde yağmur mevsimlerinin uzayacağını;kuzey Afrika ve Akdeniz coğrafyasında ciddi miktarlarda kısalacağını tahmin etmektedir.Bu modeller göre,Türkiye iklim değişikliklerinden en fazla etkilenen ülkelerin başında yer alacaktır.Şekilde İklim modellerine göre çizilen yağış rejimleri haritası verilmiştir.

Haritanın düşey eksen ekseninde,90'ıncı güney 90'ıncı kuzey enlemi kadar olan enlemler;yatay eksen ise 180'inci batı boylamından 180'inci doğu boylamına kadar olan boylamlar gösterilmiştir.Model 21'inci yüzyılın sonuna yaklaşırken yerküre nasıl bir yağış rejimine sahip olacaktır sorusunu yanıtıdır.

Mavi ve mavinin açılan tonları 2-3,5 santigratlık sıcaklık artışına karşın yağışların %75 oranında artacağı bölgeleri;kahverengi ve onun açılan tonları,aynı sıcaklık artışı altında, yağışların azalacağı bölgeleri göstermektedir.Haritanın mutlaka gerçeği yansıtacağının garantisi yoktur;ancak sıcaklık artışının hangi bölgelerde kuraklığa hangi bölgelerde yağış artışına neden olacağını, yaklaşık olsa da vermektedir.Görüldüğü gibi ülkemiz küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır.Sanki Anadolu toprakları üzerine kahve rengi bir hayalet çökmüş gibidir.Kanımca bu haritayı elimizin tersi ile itmemek üzerinde oturup düşünmemiz gerekecektir.

Siyaset ve yerel yönetimler mutlak bilimin sesine kulak vermelidirler.Bilim ve sanat içine tükürülmek için değil ondan yararlanmak için vardır.

2 santigrat derecelik sıcaklık artışı,Akdeniz bölgesinde yağışları %30 ;4 santigrat derecelik artış %40-50 azaltacaktır.Bu ülkemiz için gerçekten çok ciddi sonuçlar doğuracak bir öngörüdür.

Sayın Bardakoğlunun belirtiği gibi,problem yağmur duasına çıkarak çözülemez.

Ülkemizde özellikle büyük şehir belediyeleri,halkın en önemli gereksinimi olan su ihtiyacını karşılayacak projeler geliştirmek yerine,su havzalarında yapılanmaya izin vermekte veya futbol klüpleri ile ilgilenmektedirler.Ankara İstanbul gibi metropollerin su problemi her geçen gün çözümsüzlüğe doğru kaymaktadır.Öğle sanıyorum ki Fırat,Dicle havzalarına kurulan barajlarda toplanan suyu,elektrik enerjisi için değil içme suyu için kullanmak durumunda kalacağız.Orta Anadolu şehirlerinin bir büyük kısmı,Ankara gibi,15-20sene sonra,suyu hidrolik barajlardan çekmek zorunda kalacaklardır.Önemli olan bu günden enerjiyi başka yollardan elde etmenin planları yapılmalı,barajlar da sadece suya tahsis edilmelidir.

Nehir havzalarındaki suyun %30'u kontrol edilmez ise, sel ve baskınlar şeklinde devre dışı kalır.%20-50 arası temiz su ekosistemini besler.Ankara bahçelerinde susuzluktan çimler ve ağaçlar kururken,Karadeniz kıyılarını sel götürmektedir.Belediyeler kuraklığa ve sele mani olamamaktadırlar.İstanbul'u senelerdir sel basar.Yetkililer ise felaketleri kutsala fatura ederek işin içinden çıkarlar.

Neden İçinden. nehir geçen Londra ve Paris'i su basmıyor?Ne sel nede susuzluk insanlığın kaderi değildir.Nehir havzalarını gözünün içi gibi korumaz yapılaşmaya izin verirsen,günün birinde birisi çıkar karşına,başkan bey buyur buradan yak der.Kentlerimizde çekilen susuzluğun ve baskınların nedeni belediyelerin bilgisizliği ve beceriksizliğidir.
Kritik Eşiğe 2 Derece KaldıBM'nin iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artması, "kritik eşiğin aşılması" anlamına geliyor. Bu da insanlık için "telafisi mümkün olmayan" sonuçlar doğuracak. BM'nin talebi üzerine hazırlanan ve bugün kamuoyuna açıklanan 166 sayfalık rapora göre, yeryüzünde ortalama sıcaklık son 100 yıl içinde 0.74 derece arttı. Bu yüzyıl içinde 2 derece daha artması ise, kritik eşiğin aşılması anlamına gelecek. "Missouri Botanical Garden" Başkanı Peter H. Raven ve Michigan Üniversitesi'nden çevrebilimci Rosina Bierbaum'un başkanlığını yaptığı bir BM paneli tarafından hazırlanan rapor için, 11 ülkeden 18 bilim adamı çalışma yaptı.

Raporda, küresel ısınmanın yol açacağı sonuçlar, "deniz düzeyinin yükselmesi, kuraklık ve hastalık alanlarının dağılımı, iklime bağlı doğal afetler, tarımda, ormancılıkta, balıkçılıkta ve ekonominin diğer alanlarında ortaya çıkacak hasar" gibi başlıklarda, ayrıntılı biçimde ele alınıyor.

"Uygarlığın en önemli görevlerinden birinin, iklim değişikliğinin önüne geçmek olduğunun" kaydedildiği raporda, hükümetlerin "temiz enerji kaynaklarına yönelik yaptıkları araştırmalara harcanan paraları 10 milyarlarca dolar artırmaları ve fosil yakıtlardan uzaklaşmayı teşvik etmeleri gerektiği vurgulandı.

Raporda, temiz enerji kaynaklarının geliştirilmesi için ABD'nin yaptığı harcamalar örnek verilerek, "Bu ülke, bu alandaki araştırmalara yatırdığı parayı en az 3'e katlamalı" denildi. Raporda hükümetlerin, kömürle çalışan termik santrallerin yenilerinin inşaatına izin vermemeleri gerektiği gibi tavsiyeler de yer aldı.

ÇEVRE MÜLTECİLERİ

Raporda, BM'nin de, "çevre mültecilerine" hazır olması gerektiği de belirtildi.

Deniz düzeyinin yükselmesinin yaratacağı ve özellikle kıyı bölgelerinden taşınacakların oluşturacağı çevre mültecilerinin 10 milyonlarca kişiyi bulabileceğinin belirtildiği raporda, yeni binaların, deniz düzeyinin en az 1 metre üzerindeki bölgelerde yapılmasının teşvik edilmesi gerektiği de kaydedildi.

Raporda, uluslararası hukukta bugün yalnızca "siyasi mültecinin" tanındığı ve bu kesime belirli bir statü verildiği belirtilerek, "çevre mültecisinin" de tanımının yapılması gerektiği vurgulandı.

Kritik Eşiğe 2 Derece Kaldı

BM'nin iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artması, "kritik eşiğin aşılması" anlamına geliyor. Bu da insanlık için "telafisi mümkün olmayan" sonuçlar doğuracak. BM'nin talebi üzerine hazırlanan ve bugün kamuoyuna açıklanan 166 sayfalık rapora göre, yeryüzünde ortalama sıcaklık son 100 yıl içinde 0.74 derece arttı. Bu yüzyıl içinde 2 derece daha artması ise, kritik eşiğin aşılması anlamına gelecek. "Missouri Botanical Garden" Başkanı Peter H. Raven ve Michigan Üniversitesi'nden çevrebilimci Rosina Bierbaum'un başkanlığını yaptığı bir BM paneli tarafından hazırlanan rapor için, 11 ülkeden 18 bilim adamı çalışma yaptı.

Raporda, küresel ısınmanın yol açacağı sonuçlar, "deniz düzeyinin yükselmesi, kuraklık ve hastalık alanlarının dağılımı, iklime bağlı doğal afetler, tarımda, ormancılıkta, balıkçılıkta ve ekonominin diğer alanlarında ortaya çıkacak hasar" gibi başlıklarda, ayrıntılı biçimde ele alınıyor.

"Uygarlığın en önemli görevlerinden birinin, iklim değişikliğinin önüne geçmek olduğunun" kaydedildiği raporda, hükümetlerin "temiz enerji kaynaklarına yönelik yaptıkları araştırmalara harcanan paraları 10 milyarlarca dolar artırmaları ve fosil yakıtlardan uzaklaşmayı teşvik etmeleri gerektiği vurgulandı.

Raporda, temiz enerji kaynaklarının geliştirilmesi için ABD'nin yaptığı harcamalar örnek verilerek, "Bu ülke, bu alandaki araştırmalara yatırdığı parayı en az 3'e katlamalı" denildi. Raporda hükümetlerin, kömürle çalışan termik santrallerin yenilerinin inşaatına izin vermemeleri gerektiği gibi tavsiyeler de yer aldı.

ÇEVRE MÜLTECİLERİ

Raporda, BM'nin de, "çevre mültecilerine" hazır olması gerektiği de belirtildi.

Deniz düzeyinin yükselmesinin yaratacağı ve özellikle kıyı bölgelerinden taşınacakların oluşturacağı çevre mültecilerinin 10 milyonlarca kişiyi bulabileceğinin belirtildiği raporda, yeni binaların, deniz düzeyinin en az 1 metre üzerindeki bölgelerde yapılmasının teşvik edilmesi gerektiği de kaydedildi.

Raporda, uluslararası hukukta bugün yalnızca "siyasi mültecinin" tanındığı ve bu kesime belirli bir statü verildiği belirtilerek, "çevre mültecisinin" de tanımının yapılması gerektiği vurgulandı. 
İnsan aktivitelerinden kaynaklanan iklim değişiklikleri, emanetçisi olduğumuz dünyayı tehdit ediyor. İklim artık, bir yerde uzun yıllar boyunca aynı karakteristik özelliği gösteren hava durumu anlamına gelmiyor

Son yıllarda, değişen hava koşullarının karşısında nasıl giyineceğimize karar veremez olduk. Zira sabah yüzünü gösteren güneş, öğleden sonra yerini yağmura bırakmakta, akşama doğru da gökyüzü yine parlak görünümünü almakta. Havalarda bariz bir sıcaklık artışı, her mevsimde kendini belli ettiriyor. Yıllardır ilk ve orta öğrenim kitaplarından defalarca öğretilen, "İklim, bir yerde uzun yıllar boyunca aynı karakteristik özelliği gösteren hava durumudur." kuralı geçerliliğini yitirdi mi? İklimlerin uzun yıllar boyunca gösterdiği özelliklerin değişmesi, bu kuralın geçerliliğini yitirdiğini doğruluyor. Fosil yakıtların kullanımının sınırlandırılmaması, canlıların yaşamında kökten değişimlere sebep oluyor.



www.r10.net küresel ısınmaya hayır seo yarışmasıKüresel ısınma sonucu birçok hayvan türünün beslenme düzeni sarsılacak; dünyanın iklimi daha sıcak, daha nemli ve bol yağışlı olacak; insanlarda psikolojik rahatsızlıklar, hastalıklar ve ölümler meydana gelecek.
İklim kuşaklarının kayması sonucu, yağmur kuşağı kuzeye doğru genişleyecek, yağışlar belli bölgelerde yoğunlaşacak.

Emanete ihanet ediyoruz.
Elbette sorun, sabah giydiğimiz kıyafetin, öğleye doğru etkisini gösteren hava koşullarına uygun olup olmaması değil. İnsan aktivitelerinden kaynaklanan iklim değişiklikleri, emanetçisi olduğumuz dünyayı tehdit ediyor. Hayvan ve bitki türleri, besin ürünleri, yakıt kaynakları vs. yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Politik, ekonomik meselelerden daha önce çözülmesi gereken 'küresel ısınma' sorunu, siyasî yönetimler tarafından göz ardı ediliyor. Bunun sonucunda dengesi bozulan dünyamızda şimdiden yok olan türlerin haberleri gazete ve televizyonlarda yer almaya başladı bile...

''Her iki yarımkürede buzulların eriyerek kutuplara doğru çekilmesi, yüksek dağların tepelerindeki buzulların ve kar örtüsünün azalması, deniz su seviyesinin yükselmesi, havadaki kimyasal kirleticilere karşı hassas olan narin kuş türlerinin azalması'', dünyanın ısınma eğilimine girdiğini gösteren önemli işaretlerden bazıları.
Gündemde yer alan günümüze ait iklim değişiminin ise insan etkinliklerinden kaynaklandığı kesinlik kazanmış durumda. Dünya giderek ısınıyor iklimler değişiyor. Yaz ayları her yıl biraz daha uzuyor ve bunaltıcı geçiyor. Buzullar eriyor; seller, kasırgalar, hortumlar yüzlerce can alıyor. Hayvan soyunun genetiği değişiyor, türleri yok oluyor.

Dünya sıcaklığı değişiyor.
Küresel ısınmanın etkisi, hava sıcaklıklarının dünyanın her yerinde artması biçiminde olmayacak. Sıcaklığın artış oranı, orta enlemlerde ve ekvatorda, kutuplardakinden daha farklı olacak. Örneğin ekvatorda, bu artışın, dünya ortalamasının çok altında olacağı tahmin ediliyor. Aslında bu ısınma, dünya iklim sisteminde köklü değişimlere ve aşırılıklara yol açacak. Öyle ki, dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınlar gibi hava olaylarının şiddeti ve sıklığı artarken, bazı bölgelerde de uzun süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme olayları etkili olabilecek. Bunun yanında, sıcaklık artışının kışları, yazlara göre birkaç derece fazla olması bekleniyor. Benzer bir durum, geceyle gündüz arasında da görülecek. Gece sıcaklarındaki artış, gündüz sıcaklıklarındaki artıştan fazla olacak. Bu durumda karalar, geceleri eskisi kadar soğumaya fırsat bulamayacak. Yazla kış, geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkının azalması, bütün dünyadaki rüzgâr çeşitlerini etkileyecek; fırtınaların yoğunluğu, gücü ve rotaları değişecek.

Yağış dönemleri, miktar ve türlerinin değişmesiyle artan sıcaklık, daha çok buharlaşmaya ve buna bağlı olarak da daha çok bulut oluşmasına yol açacak. Kısaca söylemek gerekirse, dünyanın iklimi daha sıcak, daha nemli ve bol yağışlı olacak.

Canlıların ikinci evrimi mi?

Gelecek yüzyıl içinde gerçekleşmesi beklenen 1-3.5 derece ısınmada, orta enlemlerin yer değiştirmesiyle ekosistemlerin coğrafî dağılımı değişecek. Sıcaklık nedeniyle orman yangınlarında görülecek artış, hayvan ve bitkilerin doğal yaşam alanlarında değişikliğe yol açacak. Birçok hayvan türünün beslenme düzeni sarsılacak, yaşam alanları daralacak ve büyük göçler yaşanacak. Bitki, böcek ve kuş türlerinin pek çoğu, yeni şartlara hızlı uyum sağlayamayıp yok olacak. Türlerin yeni kompozisyonları ve yeni ekosistemlerden dolayı, yeni orman tipleri oluşacak. İklim değişimi insan sağlığını etkileyecek; toplumsal yaşamda sosyal ve ekonomik değişikliklere neden olacak.

İnsan da tehlikede

Küresel ısınma, kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik ve diğer bazı hastalıklara sebep olacak. Sürekli sıcak hava, seller, fırtınalar gibi hava olayları, psikolojik rahatsızlıklar, hastalıklara ve ölümlere yol açacak. Yeni alanlara yayılan böcekler ve diğer hastalık taşıyıcılar, bulaşıcı hastalıkların çoğalmasına neden olacak. Hava sıcaklığının artması ve su kaynaklarındaki azalma, kolera tipi hastalıkları yaygınlaştıracak. Üretimdeki bölgesel azalmalar sonucu, açlık ve kötü beslenmede artışlar görülecek. Böcek yumurtalarının ölmesini sağlayan gece ve kış soğuklarının hafiflemesi, önemli bir sorun olacak. Kimi bölgelerde şiddetli kuraklık dönemlerinin ardından gelecek aşırı yağışlar, virüs mutasyonlarının artmasına, buna bağlı olarak da sıtma gibi hastalıkların yayılmasına neden olacak. Öte yandan tarım bitkilerinde görülen hastalıklarda da sıcaklıkla birlikte artış gözlenecek.

Buzulların erimesi ve sıcaklık artışı, okyanuslardaki suları genleştirip, denizlerin seviyesini yükseltecek. Deniz seviyesinin yükselmesi, kıyılardaki toprak kaybının yanı sıra, kıyılara yakın temiz su kaynaklarının denizle birleşmesine neden olacak. Artan buharlaşma yüzünden göl ve ırmaklarda meydana gelecek su kaybı, 21. yüzyılın en önemli meselelerinden biri olacak. Tatlı su kaynaklarının kalitesinde, tuzlu su karışımı nedeniyle azalma olacak.

Tarım, turizm ve diğer ekonomik aktiviteler bu durumdan olumsuz etkilenecek; gelişmekte olan birçok ülkede yerli halkın beslenme ve yakıt kaynakları yok olacak. Yüksek deniz seviyesi, yüksek gel-git, kuvvetli dalga ve tsunami gibi riskli doğa olaylarına sebep olacak. Deniz seviyesindeki yükselmesiyle düz alanlar seller altında kalarak, kıyılardaki üretim alanları zarar görecek. Bunun sonucu milyonlarca insan kıyı alanları ve küçük adalardan göç edecek. Kurak bölgelerdeki çiftçiler daha çok sulama yapıp, daha fazla tarım ilâcı kullanacaklarından, bu bölgelerde tarımsal etkinliklerin maliyeti artacak. Gelişmekte olan ülkelerin kurak ve yarı kurak alanları, bazı kıyı alanları, deltalar ve küçük ada gibi bölgeleri tehlike altında kalacak. Kırsal alanlarda doğal kaynakların verimliliğindeki gerileme sonucu, kırsal alandan kente göç hızlanacak.
İKLİM DEĞİŞİMİ KONUSUNDA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇERÇEVE

KONVENSİYON'UNA İLİŞKİN KYOTO PROTOKOLÜ


İklim değişikliğine yönelik Birleşmiş Milletler Çerçeve Kongresi'nin Tarafları olarak (bundan böyle "Kongre" olarak anılacaktır), Bu Sözleşme'nin Tarafları, Madde 2'de açıklanan Kongre'ye ilişkin gerçek amaca ulaşmak için, Kongre'ye ilişkin hükümler göz önünde bulundurularak, Kongre'ye ilişkin Madde 3'ün rehberliğinde olmak üzere, Kongre'nin birinci oturumda taraflarca alınan 1/CP.1 kararı ile kabul edilen Berlin antlaşması gereğince aşağıdaki hükümler üzerinde antlaşmaya varmışlardır :

MADDE 1

Bu protokolün amaçlarını gerçekleştirmek üzere Kongre'ye ilişkin Madde
1'de yapılan tanımlamalar dikkate alınacaktır. Ayrıca:

1. "Taraflar Toplantısı" burada Kongre ile ilişkili olarak Taraflar
Toplantısı anlamına gelecektir.

2. "Kongre" burada 9 Mayıs 1992 tarihinde New York şehrinde akdedilen İklim değişikliğine Yönelik Birleşmiş Milletler Çerçeve Kongresi anlamına gelecektir.

3. "İklim Değişikliğine Yönelik Devletler Arası Panel" burada 1988 yılında Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından ortaklaşa düzenlenen İklim Değişikliğine Yönelik Devletler Arası Panel anlamına gelecektir.

4. "Montreal Protokolü" burada 16 Eylül 1987 tarihinde çıkartılan ve daha sonra üzerinde değişiklik ve düzeltmeler yapılmış olan Ozon Tabakası Delici Maddelere Yönelik Montreal Protokolü anlamına gelecektir.

5. "Mevcut/halihazırda bulunan ve Oy Veren Taraflar" burada mevcut ve olumlu veya olumsuz oy veren Taraflar anlamına gelecektir.

6. "Taraf" aksi metinde açıkça belirtilmediği sürece, bu Protokol Tarafları'ndan biri anlamına gelir.

7. "Ek 1'e yer alan Taraf" burada Ek 1 de belirtilmiş Kongrenin bir Tarafı anlamına gelecek olup, keyfiyet Kongrenin Madde 4 Fıkra 2(g) uyarınca bildirilecektir.

MADDE 2

1. Ek 1'de yer alan bütün Taraflar, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek amacıyla Madde 3'e uygun olarak sayısallaştırılmış emisyon sınırlaması ve indirimini yerine getirmek amacıyla:

(a) Aşağıdaki ulusal koşullara uygun olarak politika ve önlemler uygulayacak ve/veya geliştirecektir:

(i) Ulusal Ekonominin ilgili sektörlerindeki enerji etkinliğinin iyileştirilmesi;

(ii) İlgili uluslararası çevre antlaşmaları kapsamındaki taahhütler ile sürdürülebilir orman düzenleme uygulamaları, ağaç dikimi ve ağaç takviyesine/desteğine ilişkin teşvikler dikkate alınarak Montreal Protokolü ile düzenlenen sera gazlarına ilişkin rezervlerin korunması ve iyileştirilmesi;

(iii) İklim değişikliğine ilişkin yaklaşımlar ışığında sürdürülebilir tarımsal yöntemlerin yaygınlaştırılması;

(iv) Yeni ve yenilenebilir enerji çeşitleri, karbondioksit tecrit/ayırma teknolojileri ve gelişmiş ve yenilikçi çevresel bakımdan sağlam teknolojiler üzerinde araştırma yapmak, teşvik etmek, geliştirmek ve kullanımının artmasını sağlamak;

(v) Kongrenin amacına aykırı çalışan ve sera gazı yayan sektörlere yapılan mali teşvikler, vergi ve harç istisnaları ile ekonomik yardımları veya ilgili piyasa aksaklıklarını aşamalı olarak kaldırmak veya tasfiye etmek;

(vi) Montreal Protokolü ile düzenlenmemiş bulunan sera gazının emisyonunu/yayılmasını sınırlandıran veya azaltan politika veya önlemleri teşvik etmeyi amaçlayan ilgili sektörlerdeki uygun reformların teşviki;

(vii) Nakliye sektöründe, Montreal Protokolü tarafından düzenlenmeyen sera gazı emisyonu/yayımının sınırlandırılması ve/veya azaltılmasına ilişkin önlemler;

(viii) Atık idaresi ile birlikte üretim, nakliye ve enerji dağıtımının iyileştirilmesi ve kullanılması yoluyla metan emisyonunun/yayımının sınırlandırılması ve/veya azaltılması;

(b) Kongre'ye ilişkin Madde 4, Fıkra 2(e)(i) uyarınca Madde 1 kapsamında düzenlenen politika ve önlemlere ilişkin bireysel ve müşterek/ortak etkinliğin genişletilmesi için söz konusu Taraflar ile işbirliği yapmak. Bu amaçla, söz konusu Taraflar, yukarıda açıklanan politika ve önlemler ile ilişkili deneyim ve bilgi alış verişinde bulunmak için uyumluluk, şeffaflık ve etkinlik yolları geliştirmek de buna dahil olmak kaydıyla adımlar atacaklardır. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı ilk toplantısında/oturumunda veya sonraki ilk uygulanabilir oturumunda tüm gerekli bilgileri dikkate alarak bu iş birliğini kolaylaştırmanın yollarını ele alacaktır.

2. Ek 1'de yer alan Taraflar, Montreal Protokolü Tarafından düzenlenmemiş bulunan ve havacılık ve deniz yakıt tankerlerinden kaynaklanan sera gazlarının emisyonu/yayımını sınırlandırılması veya indirilmesini gözetecekler ve bu amaçla sırasıyla Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ve Uluslararası Denizcilik Örgütü ile beraber çalışılacaktır.

3. Ek 1'de yer alan Taraflar bu Madde kapsamındaki politika ve önlemleri uygulamaya çalışacaklardır. Burada ters etkilerin en aza indirilmesine önem verilecek ve Kongre'ye ilişkin Madde 3 göz önünde bulundurularak iklim değişikliği üzerindeki ters etkiler, Uluslararası ticaret üzerindeki etkiler ve diğer Taraflar üzerindeki sosyal, çevresel ve ekonomik etkiler (özellikle gelişmekte olan ülke Taraflar ve bilhassa Kongre'ye ilişkin Madde 3 Fıkra (8) ve (9) da belirtilenler) buna dahil olacaktır. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı'nda, uygun görüldüğü taktirde, daha ileri bir adım atarak bu Fıkra hükümlerini gerçekleştirilmesi teşvik edilecektir.

4. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı farklı ulusal koşullar ve muhtemel etkileri dikkate alarak yukarıdaki Fıkra (1)(a)bakımından yararlı olduğu kararına vardığı taktirde, söz konusu politika ve önlemlerin koordinasyonu için gerekli yol ve yöntemleri ele alacaktır.

MADDE 3

1. Ek 1'e yer alan Taraflar, bireysel veya müşterek/ortak olarak, Ek A'da sıralanan sera gazlarına ilişkin toplam antropojenik/insan türümsel karbondioksit eş değer emisyonu/yayımı Ek B'de sayısallaştırılan emisyon sınırlaması ve indirimi taahhütleri gereğince belirlenen ve hesaplanan miktarları, bu Madde hükümleri gereğince ve 2008 ila 2012 yılları arasındaki seviyenin 1990 yılı seviyeleri en az %5 altında olacağı perspektifiyle, aşmayacaktır.

2. Ek 1'de yer alan bütün Taraflar 2005 yılına kadar bu protokol kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmek konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydedecektir.

3. Doğrudan insan kaynaklı toprak kullanımı değişikliği ve orman faaliyetlerden (1990 yılından bu yana ağaçlandırma, ağaç takviyesi ve dikimi ile sınırlı olmak kaydıyla) kaynaklanan ve her bir taahhüt süresi içinde karbon stoklarındaki doğrulanabilir değişiklikler olarak ölçülebilen, sera gazı emisyonlarındaki net değişiklikler Ek 1'de yer alan her bir Tarafa ilişkin bu Madde kapsamındaki taahhütlerini karşılamak için kullanılacaktır. Bu faaliyetlerle ilişkili olarak, sera gazı emisyonları şeffaf ve doğrulanabilir biçimde rapor edilecek ve Madde 7 ve 8 e uygun olarak gözden geçirilecektir.

4. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı'nın birinci toplantısından/oturumundan önce, Ek 1'de yer alan her bir Taraf, bilimsel ve teknolojik tavsiye amaçlı yardımcı bir organın incelemesine sunulmak üzere 1990 yılındaki karbon stokları seviyesine ilişkin Verileri sağlayacak ve sonraki yıllar içinde karbon stoklarında meydana gelebilecek değişikliklerin tahmin edilmesini sağlayacaktır. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, ilk toplantısında veya bundan sonra ne zaman olabilirse, aşağıdaki konularla ilgili usul, kılavuz ve kurallar üzerinde karar alacaklardır : Sera etkisi yaratan gaz emisyonlarında, değişikliklerle ilgili insan kaynaklı ek faaliyetler, sinkler kullanılarak tarımsal topraklarda tasfiye, toprak kullanıma ilişkin değişim ve orman sınıflarının Ek 1'de yer alan Taraflar için belirlenmiş miktarlara eklenmesi ve çıkartılması - ki bu sonuncusu için, belirsizlikler, raporlamada şeffaflık, doğrulanabilirlik, İklimsel Değişiklik konusunda Devletler arası Panele ilişkin metodolojik çalışma,Taraflar Toplantısı'na ilişkin kararlar ve Madde 5'e uygun olarak Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye amaçlı Yardımcı Organ Tarafından sağlanan tavsiyeler. Söz konusu bir karar, ikinci ve daha sonraki taahhüt dönemlerinde uygulanacaktır. Herhangi bir Taraf, birinci taahhüt dönemi için ilave insan kaynaklı faaliyetler konusunda söz konusu kararı uygulama yoluna gidebilir,ancak bu faaliyetler 1990 yılından bu yana gerçekleşmiş olmalıdır.

5. Ek 1'de yer alan ve Taraflar Toplantısı 9/CP.2 kararı uyarınca ikinci toplantısında tespit edilen baz yılı veya dönemine sahip piyasa ekonomisine geçiş sürecinde olan ekonomiler kendi taahhütlerini yerine getirmek için bu Madde kapsamındaki baz yılı veya dönemini kullanacaktır. Kongre'ye ilişkin Madde 12 kapsamında birinci ulusal bildirimini henüz gerçekleştirmemiş olan ve Pazar ekonomisine geçiş süreci içinde olan Ek 1'de yer alan herhangi bir Taraf, bu Madde kapsamında taahhütlerinin yerine getirilmesi amacıyla tarihsel baz yıl veya 1990'dan başka süre kullanmak isteğini de bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısına bildirecektir. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı bu bildirimin kabul edilip edilmeyeceğine karar verecektir.

6. Bu Madde haricinde bu protokol kapsamındaki taahhütlerin yerine getirilmesinde bu Kongre'ye ilişkin Madde 4, Fıkra (6) göz önünde bulundurularak, Ek 1'de yer alan bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından, piyasa ekonomisine geçme süreci içinde olan ekonomilere belirli bir derecede esneklik sağlanacaktır.

7. 2008'den 2012'ye kadar olan birinci sayısallaştırılmış emisyon sınırlaması ve indirimi taahhüdü döneminde, Ek 1'de yer alan ve her bir Taraf için belirlenen miktar 1990 yılı veya baz yıl veya yukarıdaki Fıkra(6) 'ya uygun olarak belirlenen bir dönemde Ek A'da sıralanan sera gazlarına ilişkin toplam antrofogenik/insan türümsel karbondioksit emisyon değerinin 5 ile çarpılması ile elde edilen sonuç için Ek B'de açıklanan yüzdeye eşdeğerdir. Ek 1'de yer alan Taraflar (ki bunlar için toprak kullanımı değişimi ve ormancılığa 1990 yılında sera gazı emisyonun net kaynağını oluşturmaktadır) 1990 yılı emisyonları baz yılı veya süresi/periyodu içine 1990 yılı emisyonlarında baz yılı veya kaynaklarıyla toplam antropogenik/insan türümsel karbondioksit eşdeğeri emisyonları dahil edilecektir), belirlenen miktarların hesaplanması amacıyla toprak kullanımı değişiminden yine 1990 yılında sinkler kullanılarak gerçekleştirilen tasfiyeler bundan indirilecektir.

8. Ek I'de yer alan Taraflar'dan herhangi biri, yukarıda Fıkra (7)'de atıfta bulunulan hesaplama amacıyla 1995 yılını hidroflorokarbon, perflorokarbon ve sülfür hekzaflorit için baz yıl olarak kullanabilir.

9. Ek I'de yer alan Taraflar için sonraki yıllara yönelik taahhütler bu Protokol'e ait Ek B'de düzenlenebilir, şu şartla ki bu düzenleme Madde 21 Fıkra (7) hükümlerine uygun olmalıdır. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, yukarıda Fıkra 1'de atıfta bulunulan birinci görev süresinin sonundan önce en az yedi yıl içinde söz konusu taahhütlere ilişkin görüşmelere başlayacaktır.

10. Bir Tarafın Madde 6 veya Madde 17 hükümlerine göre bir diğer Taraftan talep ettiği herhangi bir emisyon indirme birimleri, veya belirlenen miktarın herhangi bir bölümü talep eden Taraf için belirlenen miktara ilave edilecektir .

11. Bir Tarafın Madde 6 veya Madde 17 hükümleri gereğince diğer Tarafa aktardığı herhangi bir emisyon indirme birimleri, veya belirlenen miktarın herhangi bir bölümü, Aktaran Taraf için belirlenen miktardan düşürülecektir.

12. Bir Tarafın Madde 12 hükümlerine göre bir diğer Taraftan talep ettiği tasdikli indirim birimleri talep eden Taraf için belirlenen miktarlara ilave edilecektir.

13. Taahhüt süresi içinde Ek I'de yer alan bir Tarafa ilişkin emisyonların bu Madde kapsamında belirlenen miktardan az olması halinde, o Tarafın talebi üzerine, izleyen taahhüt süreleri içinde, o Taraf için belirlenen miktara ilave edilecektir.

14. Ek I'de yer alan her bir Taraf, yukarıdaki Fıkra 1'de açıklanan taahhütleri, özelikle Kongre'ye ait Madde 4, Fıkra 8 veya 9'da belirlenmiş olanlar olmak üzere, gelişmekte olan ülke Taraflar üzerindeki sosyal,çevresel ve ekonomik ters etkileri asgariye indirecek şekilde uygulamak için elinden ne geliyorsa yapmaya çalışacaktır. Bu Fıkraların uygulanması konusunda, Taraflar Toplantısının ilgili kararlarına uygun olarak, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, ilk toplantısında, bu Fıkralarda atıfta bulunulan Taraflar üzerinde tepki önlemleri ve/veya iklim değişiklerinin ters etkilerini asgariye indirmek için gerekli girişimleri ele alacaktır. Ele alınacak konular arasında fon kurulması, sigorta ve teknoloji transferi olacaktır.

Madde 4

1. Madde 3 kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmek için bir anlaşmaya varmış Ek 1'de yer alan Tarafların bu taahhütleri karşıladığı varsayılacaktır, ancak Ek A'da sıralanan sera gazlarının emisyonlarına eşdeğer toplam entegre/bütünleşik antropogenik/insan türümsel karbon dioksit, Ek B'de açıklanan kantitatif emisyon sınırlaması indirim taahhütleri uyarınca ve Madde 3 hükümlerine uygun olarak hesaplanan miktarları aşmayacaktır. Anlaşmanın her bir Tarafına tahsis edilen ilgili emisyon seviyesi o anlaşmada açıklanacaktır.

2. Bu Protokolün şartları, bu anlaşmanın Tarafları tarafından bu anlaşma tarafından onaylanan, kabul edilen veya tasdik edilen araçlara ilişkin belgelerin emanete bırakılma tarihinde Sekreterya'ya bildireceklerdir. Sekreterlik, sırası geldiğinde, Kongre'nin Taraflarına ve imza sahiplerine anlaşmanın koşullarını açıklayacaktır.

3. Böyle herhangi bir anlaşma, Madde 3, Fıkra 7'de belirtilen uyma süresi için geçerliliğini koruyacaktır.

4. Tarafların, bölgesel ekonomik bütünleşme örgütü çerçevesinde, birlikte ve müşterek hareket etmesi halinde, bu Protokolün düzenlenmesinden sonra örgütün bileşimindeki herhangi bir değişiklik, sadece bu değişikliğin ardından düzenlenen Madde 3 kapsamındaki taahhütlere ilişkin amaçlar için uygulanabilir.

5. Tarafların toplam bütünleşik emisyon indirimlerini yerine getirmemeleri halinde, bu anlaşmanın taraflarından her biri bu anlaşmada açıklanan kendi emisyon oranlarından sorumlu olacaktır.

6. Kendisi de bu protokole Taraf olan bir bölgesel ekonomik bütünleşme örgütü çerçevesinde, ve bu örgüt ile birlikte, müşterek hareket eden Tarafların böyle hareket etmesi halinde, bölgesel ekonomik bütünleşme örgütüne üye her bir Devlet üye münferiden/tek başına ve Madde 24'e uygun hareket eden bölgesel ekonomik bütünleşme örgütü ile beraber, toplam bütünleşik/entegre emisyon indirimlerinde başarısız olunması halinde, bu Maddeye uygun olarak belirtilen kendi emisyon/yayım seviyelerinden
dolayı sorumlu olacaktır.


MADDE 5

1. Ek I'de yer alan her bir Tarafın, ilk taahhüt süresinden önceki bir yıldan geç olmamak kaydıyla, Montreal Protokolü tarafından düzenlenmemiş kaynaklara göre antropogenik/insan türümsel emisyonları ile sinkler kullanılarak kaldırılan tüm sera gazlarının, tahmin eden ulusal bir sistem içinde bir yere sahip olacaktır. Aşağıdaki Fıkra 2'de belirtilen metodolojileri oluşturan böyle ulusal sistemler için kılavuzlar üzerinde, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısının ilk toplantısında kararlaştırılacaktır.

2. Montreal Protokolü tarafından düzenlenmemiş kaynaklara göre antropogenik/insan türümsel emisyonlar ile sinkler kullanılarak kaldırılan tüm sera gazlarının tahminine ilişkin metodolojiler, İklim Değişimi üzerindeki Hükümetler Arası Panel'de kabul edilecek ve Taraflar Toplantısı' nın ilk toplantısında kararlaştırılacaktır. Böyle metodolojilerin kullanılmadığı yerlerde, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısının ilk toplantısında üzerinde anlaşılan metodolojiler uygulanacaktır. Diğerlerinin yanı sıra, İklim Değişimi üzerindeki Hükümetler Arası Panel tarafından yapılan çalışma ve Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Yardımcı Kurumu Tarafından sağlanan tavsiye esas alınarak bu Protokol
Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, Taraflar Toplantısınca alınmış ilgili kararları tamamen göz önünde bulundurarak söz konusu metodolojileri ve düzenlemeleri düzenli olarak gözden geçirecek ve uygun olduğu takdirde değiştirecektir. Metodolojilere veya düzenlemelere ilişkin herhangi bir revizyon sadece bu revizyonun ardından düzenlenen taahhüt süresi göz önünde bulundurularak Madde 3 kapsamındaki taahhütler ile olan uygunluğun temin edilmesi için kullanılabilecektir.

3. Ek A'da listelenmiş kaynaklara göre antropogenik/insan türümsel emisyonları ve sinkler kullanılarak kaldırılan tüm sera gazlarına eşdeğer karbon dioksiti hesaplamak için kullanılan küresel ısınma potansiyelleri, İklim Değişimine Yönelik Hükümetler Arası Panel'in üçüncü oturumunda/toplantısında kabul edildiği şekilde olacaktır. İklim Değişimine Yönelik Hükümetlerarası Panel'e ilişkin çalışma ve Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Yardımcı Kurumu Tarafından sağlanan tavsiye temelinde, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, her bir sera gazının küresel ısınma potansiyelini gözden geçirecek ve gerekli gördüğü takdirde, Taraflar Toplantısı'nın ilgili kararları bütünüyle göz önünde bulundurularak revize edecektir. Küresel ısınma potansiyeline ilişkin herhangi bir revizyon, bu revizyonu müteakip düzenlenen herhangi bir taahhüt dikkate alınarak sadece Madde 3 kapsamında yer alan taahhütlere uygulanacaktır.

MADDE 6

1. Madde 3 kapsamında taahhütlerin yerine getirilmesi amacıyla, Ek 1'de yer alan herhangi bir Taraf, herhangi bir ekonomik sektördeki sera gazlarının sinkler kullanılarak antropogenik olarak kaldırılmasının iyileştirilmesini veya kaynaklarına göre antropogenik emisyonların azaltılmasını amaçlayan projelerden kaynaklanan herhangi bir diğer böyle Tarafın emisyon indirimi birimlerine aktarabilir, şu şartla ki :

(a)Böyle bir proje ilgili Tarafların onayını almalıdır;
(b)Böyle bir proje kaynaklarına göre emisyonda bir azalma veya sinklerkullanılarak kaldırılmasında iyileşme sağlayacaktır, demek oluyor ki bu aksi takdirde olabilecek olana ilave niteliğindedir.
(c) Madde 5 ve 7 kapsamındaki sorumluluklarına uygun hareket etmediğitakdirde herhangi bir emisyon azaltıcı birimler elde edemez; ve
(d) Emisyon indirim birimlerinin temini Madde 3 kapsamındaki toplantıtaahhütlerine ilişkin amaçlar için yapılan yurt içi çalışmalara ilavenitelikte olacaktır.

2. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı ilkoturumunda, veya toplantısından sonra olabilecek en kısa sürede doğrulama ve raporlama için dahil olmak üzere bu Maddenin uygulanmasına yönelik kılavuzları daha fazla incelemeye tabii tutabilir.

3. Ek 1 de yer alan Taraf; üretim, transfer veya edinime yol açan faaliyetlere katılmaları için emisyon indirim birimlerine ilişkin, kendi sorunluluğu altında olmak üzere ve bu Madde kapsamında yasal kurumlara yetki verebilir.

4. Madde 8 de bu Maddeye atıfta bulunularak gerekli şartlara ilişkin Ek 1 de yer alan ve bir Tarafın uygulamasına ait bir sorun meydana gelmesi halinde, emisyon indirim birimlerine ilişkin transfer ve edinimler sorun tespit edildikten sonra sürdürülmeye devam edilebilir. Şu şartla ki söz konusu birimler, uygunluk sorunu çözümleninceye kadar Madde 3 kapsamındaki taahhütlerin yerine getirmek için Taraflardan biri Tarafından kullanılamaz.

MADDE 7

1. Ek 1' de yer alan her bir Taraf, montreal protokolü Tarafından düzenlenmeyen Taraflar Toplantısının ilgili kararına göre gönderilen ve Madde 3 e uygunluğunu temin etmek amacıyla gerekli ek bilgi niteliğindeki ve yukarıdaki Fıkra 4 e uygun olarak tespit edilecek, (kaynaklara göre) antropojenik emisyonlar ile sera gazlarının sinkler kullanılarak kaldırılmasına, yıllık envanterinde, yer verecektir.

2. Ek 1'de yer alan her bir Taraf, ulusal bildirgesinde, konvensiyonun 12.Maddesi kapsamında gönderilen, aşağıdaki Fıkra 4 ile uygunluğunun kararlaştırılacak bu protokol kapsamındaki taahhütleri uygunluğu göstermek için gerekli ek bilgiye yer verecek olup aşağıdaki Madde 4'e uygun olarak kararlaştıracaktır.

3. Ek 1'de yer alan her bir Taraf yukarıdaki Fıkra 1 kapsamında istenen bilgileri yıllık olarak gönderecektir. Şöyle ki bu Protokol o Taraf için yürürlüğe girdikten sonra taahhüt süresinin birince yılında Kongre kapsamında birinci envanter ile beraber başlar. Her bir Taraf bu Protokol yürürlüğe girdikten sonra ve aşağıdaki Fıkra 4'de bahsedilen kılavuz'un düzenlenmesinden sonra Kongre kapsamında 1. ulusal bildirgenin parçası olarak yukarıdaki Fıkra 2 kapsamında gerekli bilgiyi gönderecektir. Bu Madde kapsamında istenen bilgiye ilişkin müteakip gönderme sıklığı bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından tespit edilecek olup Taraflar Toplantısı tarafından kararlaştırılan ulusal bildirgelerin gönderilmesi için zaman çizelgesi dikkate alınır.

4. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı konferans ilk toplantısında ve daha sonra periyodik olmak üzere bu Madde kapsamında istenen bilgilerin hazırlanmasına yönelik kılavuzların hazırlayarak gözden geçirecek olup Taraflar Toplantısı Tarafından düzenlenen Ek 1 de yer alan Tarafların ulusal bildirgelerin hazırlanması için düzenlenmiş kılavuzlar dikkate alınır. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı konferans, aynı zamanda, birinci taahhüt süresinden önce tayin edilen miktarların kayda geçirilmesi için gerekli değişiklikler üzerinde karar verecektir.

Madde 8

Ek 1'de yer alan her bir Taraf tarafından Madde 7 kapsamında gönderilen bilgi, Taraflar Toplantısı'nın ilgili kararları uyarınca, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı aşağıdaki Fıkra 4 kapsamında bu amaçla düzenlenen kılavuzlara uygun uzman revizyon ekipleri çalışmaları ile gözden geçirilecektir. Ek 1'de yer alan her bir Tarafça, Madde 7 Fıkra 1'e uygun olarak gönderilen bilgiler, emisyon envanterlerinin ve tayin edilen miktarların yıllık düzenlenme ve hesaplanma işlemlerinin bir parçası olarak gözden geçirilecektir. Buna ek olarak, Ek 1'de yer alan her bir Taraf tarafından Madde 7 Fıkra 2 bildirgelerin revizyonunun bir parçası olarak gözden geçirilecektir.

2. Uzman revizyon ekipleri Sekretarya tarafından koordine edilecek olup Taraflar Toplantısı'nın buradaki amacına uygun sağlanan kılavuza uygun olarak Kongre Tarafları ve, uygun olduğu taktirde, devletler arası organizasyonlar tarafından tayin edilen kişiler arasından seçilen uzmanlardan oluşacaktır.

3. Revizyon süreci bu Protokol'e ilişkin herhangi bir Taraf tarafından gerçekleştirilen uygulamanın bütün yönlerinin baştan sona ve kapsamlı teknik olarak değerlendirilmesini sağlayacaktır. Uzman revizyon ekipleri Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısına bir rapor hazırlayacak olup Tarafların taahhütlerine ilişkin uygulamalar değerlendirilecek, taahhütlerin gerçekleştirilmesi sırasında ortaya çıkan herhangi bir potansiyel sorunu ve etkileyen faktörleri tespit edecektir. Söz konusu raporlar sekreterlik tarafından Kongre'nin tüm Taraflarına sirküle edilecektir. Sekreterya bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından daha fazla incelenmesi için söz konusu raporlarda belirtilen uygulamalara ilişkin sorunları listeleyecektir.

4. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı ilk toplantısında, Taraflar Toplantısının ilgili kararlarını dikkate alarak, uzman revizyon ekipleri Tarafından bu Protokolün uygulanmasının gözden geçirilmesi için ilk oturumunda kılavuzlar hazırlayacak ve daha sonra düzenli olarak gözden geçirecektir.

5. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, uygulama için yardımcı organ ve gerekli olduğu taktirde, bilimsel ve teknolojik tavsiye yardımcı organın yardımı ile aşağıdaki konuları ele alacaktır:

(a) Madde 7 kapsamında Taraflarca gönderilen bilgi ve bu Madde kapsamında geçekleştirilen uzman revizyonlarına ilişkin raporlar;
(b) Sekreterya Tarafından yukarıdaki Fıkra 3 kapsamında listelenen
uygulamaya ilişkin sorunlar ile beraber Taraflarca çıkarılan her türlü sorun.

6. Yukarıdaki Fıkra 5 e atıfta bulunarak bilginin ele alınması uyarınca, Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, bu Protokolun uygulanması için gereken her hangi bir konuda kararlar alacaktır.

Madde 9

1. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı iklim değişimi ve sonuçları üzerindeki elde edilebilecek en iyi bilimsel ve değerlendirmeler ile birlikte teknik, sosyal ve ekonomik bilgiler ışığında bu Protokolu gözden geçirecektir.

2. Birinci revizyon bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısına ait ikinci toplantısında gerçekleşecektir.

Madde 10

Bütün Taraflar ortak fakat farklılaşmış sorumluluklar ve özel ulusal ve bölgesel öncelikleri, amaçları ve koşullarını göz önünde bulundurarak ek 1 de yer almayan Taraflar için yeni taahhütler getirmeden, kongreye ilişkin Madde 4 Fıkra 1 kapsamındaki mevcut taahhütleri yeniden teyit ederek Kongre'ye ilişkin Madde 4 Fıkra 3, 5 ve 7 dikkate alınarak sürdürülebilir kalkınma ve gelişme gerçekleştirilmesi amacı ile bu taahhütlerin uygulanmasını geliştirilmeye devam edecek olup aşağıda belirtilen hususları yerine getirecektir:

(a) Yerel emisyon faktörlerinin kalitesi, Taraf konferansınca üzerinde anlaşılan ve Taraflar Toplantısınca düzenlenen ulusal bildirgenin hazırlanması için gerekli kılavuzlar ile uyumlu karşılaştırmalı metodolojiler kullanılarak Montreal Protokolü Tarafından düzenlenmeyen bütün sera gazının sinkler yoluyla kaldırılması ve kaynaklara göre antropolojik emisyonlara ilişkin ulusal envanterlerin hazırlanması ve periyodik olarak güncellenmesi için her bir Tarafın sosyoekonomik koşullarını yansıtan yerel emisyon faktörleri, faaliyet verileri ve/veya modellerini iyileştirmek için ilgili ve olabildiği ölçüde maliyet etkin ulusal ve gerekli yerde de bölgesel programların formülasyon;

(b) İklim değişikliklerini azaltacak önlemler ile iklim değişimi için uygun adaptasyonları kolaylaştırmak için gerekli olan önlemleri içeren ulusal ve gerekli olduğu yerde bölgesel programların formüle edilmesi, uygulanması, yayınlanması ve düzenli olarak güncelleştirilmesi;

(i)Söz konusu programlar, diğerlerinin yanı sıra enerji, nakliye ve sanayi sektörleri ile beraber tarım, ormancılık ve atık yönetiminde ilgilendirir. Bunun ötesinde, uzamsal planlamanın iyileştirilmesine yönelik adaptasyon teknolojileri ve yöntemleri iklim değişiminin adaptasyonu iyileştirir; ve

(ii) Ek 1 de yer alan Taraflar, bu program kapsamında uygulamaya yönelik bilgiler gönderecek olup buna Madde 7 ye uygun olarak ulusal programlar dahildir; diğer Taraflar kendi ulusal bildirgelerine, uygun olduğu taktirde,söz konusu Tarafın iklim değişikliğini ve bunun yan etkilerini ele alınmasında katkıda bulunduğuna inandığı önlemleri içeren programlar hakkında bilgiler dahil etme yoluna gidecek olup buna sera gazı emisyonlarındaki artışın azaltılması ve sinkler kullanılarak kaldırılması, tesis inşaatı ve adaptasyon önlemlerinin geliştirilmesi dahildir;

(c) Çevresel bakımdan sağlam teknolojilere yönelik geliştirme, uygulama ve yaygınlaştırma için etkili değişikliklerin teşviki, yine bu teknolojilerin teşvik edilmesi, kolaylaştırılması ve finanse edilmesi, uygun olduğu yerlerde iklim değişikliği ile ilgili çevresel bakımdan sağlam teknolojiler,know how, uygulamalar ve işlemlere ilişkin transfer, erişim, özellikle gelişmekte olan ülkeler için olmak üzere, kamu oyuna mal olmuş çevresel bakımdan sağlam teknolojilerin etkin transferi için programlar ve politikaların formülasyonu dahil özel sektör için yetenekli bir çevrenin yaratılması, çevresel bakımdan sağlam teknolojilerin teşvik edilmesi ve geliştirilmesi ve erişilmesinde işbirliği yapmak;

(d) Bilimsel ve teknik araştırmalarda iş birliği yapılması ve Tarafı olanlar, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısının herhangi bir toplantısına gözlemci olarak katılabilirler, ancak bu Protokol kapsamında kararlar sadece bu Protokolün Tarafları tarafından alınacaktır. Bu Protokol Tarandojen kapasiteler ile uluslar arası ve devletler arası çabalara katılmaya yönelik kapasiteler, araştırma ve sistematik gözlem konusundaki programlar ve şebekeler ilişkin programların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi olup burada Kongrenin 5. Maddesi dikkate alınır;

(e) Eğitim ve yetiştirme Programlarının geliştirme ve uygulanmasına yönelik uluslararası seviyede ve gerektiği hallerde mevcut organlar kullanılarak teşvik ve katılımda bulunmak olup özellikle insan ve kurumsal kapasitesi açısından ulusal kapasitenin oluşturulmasının güçlendirilmesi ve personel mübadelesi yapılarak özellikle gelişmiş ülkelerde bu alanda uzman yetiştirilmesi ve iklim değişikliği konusunda ulusal seviyede kamuoyunun bilinçlenmesi ve kamuoyunun gerekli bilgilere erişebilmesinin sağlanması. Kongre' a ilişkin Madde 6 dikkate alınarak Kongre' un ilgili organları kanalıyla bu faaliyetleri uygulamak için uygun yöntemler geliştirilmelidir;

(f) Taraflar Toplantısının ilgili kararlarına uygun olarak bu Madde uyarınca üstlenilen program ve faaliyetler hakkındaki bilgilerin kendi ulusal bildirgelerine dahil edilmesi; ve

(g) Bu Kongre'ye ilişkin bu Madde, Madde 4, Fıkra 8 kapsamında ki taahhütlerin uygulanmasında tam bir dikkat sarf edilmesi

Madde 11

1. Madde 10 un uygulanmasında Taraflar Kongre un Madde 4 Fıkra 4,5,7,8 ve 9 hükümlerini dikkate alacaklardır.

2. Kongre Madde 4 Fıkra 3 ve Madde 11 hükümlerine uygun olarak Kongre un Madde 4 ve Fıkra 1 in uygulanması kapsamında ve Kongre un mali mekanizmalarının işlemesi için yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşları yoluyla, gelişmiş ülke Taraflar ve Kongre Ek 2 de yer alan gelişmiş Taraflar:

(a) Madde 10 Bent (a) da ele alınan ve Kongre'ye ilişkin Madde 4 Fıkra 1 (a) kapsamındaki mevcut taahhütlerini uygulanmasının geliştirilmesinde,gelişmekte olan ülke Taraflarca bütünüyle üstlenilen üzerinde anlaşılmış tam maliyetlerin karşılamak için yeni ve ilave mali kaynaklar sağlayacak; ve

(b) Aynı zamanda Madde 10 Tarafından ele alınan Kongre'ye ilişkin Madde 4 Fıkra 1 kapsamında mevcut taahhütlerin uygulanmasının geliştirilmesine ilişkin üzerinde anlaşılmış tam maliyetlerin karşılanması için gelişmekte olan ülke Taraflarca ihtiyaç duyulan (ve teknoloji transferi de buna dahildir) mali kaynakları sağlayacak olup o Maddeye uygun olarak Kongre'ye ilişkin Madde 11 de atıfta bulunulan uluslar arası kurum veya kuruluşlar ile gelişmekte olan ülke Taraf arasında mutabakata varılacaktır. Bu mevcut taahhütlerin uygulanması fonların akışındaki doğruluk ve uygunluk ihtiyacı ve gelişmiş ülke Taraflar arasında uygun yük paylaşımının öneminin dikkate alacaktır. Bu Protokol düzenlenmesinden önce üzerinde anlaşılan dahil olmak üzere Taraflar Toplantısının ilgili kararları kapsamında Kongrenin mali mekanizmasının işleyişi görevi verilen kurum veya kuruluşlara yönelik kılavuz bu Fıkra'nın hükümlerini gerekli değişiklikler yapılmış olarak uygulanacaktır.

3. Gelişmiş ülke Taraflar ile Kongre'ye ilişkin Ek 2'de yer alan diğer gelişmiş Taraflar (ile gelişmekte olan ülke Taraflar bundan yararlanacaklardır), öte yandan, karşılıklı, bölgesel ve diğer çok kanallı Taraflar yoluyla Madde 3'ün uygulanması için mali kaynakları sağlayabilirler.

Madde 12

1. Temiz gelişme mekanizması burada açıklanmıştır.

2. Temiz gelişme mekanizmasının amacı, Ek 1'de yer almayan Taraflara sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında ve Kongreye ilişkin nihai amaca katkıda bulunulmalarına, ve Ek 1'de yer alan Taraflara Madde 3 kapsamındaki sayısallaştırılmış emisyon sınırlaması ve indirimi taahhütlerini yerine getirmelerine yardım etmek olacaktır.

3. Temiz gelişme mekanizması kapsamında :

(a) Ek 1'de yer alan Taraflar, belgelendirilmiş emisyon indirimlerinden kaynaklanan proje faaliyetlerinden
(b) Ek 1'de yer almayan Taraflar, Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından tespit edildiği üzere Madde 3 kapsamında sayısallaştırılmış emisyon sınırlaması ve indirimi taahhütlerinin bir kısmına uymaya katkıda bulunan böyle projelerden elde edilen tasdikli emisyon indirimlerini kullanabilir.

4. Temiz gelişme mekanizması, Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı yetki ve kılavuzluğuna tabi olup temiz gelişme mekanizmasının idari kurulu tarafından denetlenir.

5. Her bir proje faaliyetinden kaynaklanan emisyon indirimleri, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından tayin edilecek operasyonel organlarca aşağıda belirtilen esaslarla tasdik edilecektir :

(a) İlgili her bir Tarafça onaylanan gönüllü katılım;
(b) İklim değişimini azaltılmasına ilişkin gerçek, ölçülebilir ve uzun
dönemli kazançlar;
(c) Tasdikli proje faaliyeti olmaksızın gerçekleşen ilave emisyon
indirimleri;

6. Temiz temizleme mekanizması, gerektiğinde, tasdikli proje faaliyetlerine ilişkin fonların düzenlenmesine yardım edecektir.

7. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, ilk toplantısında, proje faaliyetlerinin bağımsız denetim ve doğrulanması yoluyla şeffaflık, etkinlik ve kaydedilebilirlik amaçlarına yönelik değişiklik ve yöntemleri ayrıntılı bir şekilde ele alır.

8. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, tasdikli proje faaliyetlerinden doğan bir payın, idari masraflar ile uyarlama maliyetlerini karşılamak için iklim değişikliklerinden ters yönde etkilenecek gelişmekte olan ülkelere yardımı kapsayacak şekilde kullanılmasını sağlayacaktır.

9. Yukarıda Madde 3(a)'de belirtilen ve tasdikli emisyon indirimlerine ilişkin kazanımlarda bahsedilen faaliyetler dahil olmak üzere temiz gelişme mekanizması kapsamındaki katılım, özel ve/veya kamu kuruluşlarını içine alabilir, ve temiz gelişme mekanizmasının yönetim kurulu tarafından sağlanan kılavuzluğa tabi olacaktır.

10. 2000 yılından birinci taahhüt süresinin başlangıcına kadar geçen süre içinde sağlanan tasdikli emisyon indirimleri, birinci taahhüt süresi içinde uyumun başarılmasında yardım etmek için kullanılabilir.




Madde 13

1. Taraflar Toplantısı, Kongre'nin üst organıdır, bu Protokol Tarafları'nın toplanmasına hizmet edecektir.

2. Bu Protokolün Tarafı olmayıp Kongrenin Tarafı olanlar, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısının herhangi bir toplantısına gözlemci olarak katılabilirler, ancak bu Protokol kapsamında kararlar sadece bu Protokolün Tarafları tarafından alınacaktır.

3. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı'nda, Kongre'de bir Tarafı temsil eden Taraflar Toplantısı Bürosu'na ait herhangi bir üye, aynı zamanda bu Protokol'ün Tarafı olmadığı takdirde, bu Protokol' ün Tarafları arasından seçilecek ilave bir üye ile yer değiştirecektir.

4. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, Protokol uygulanmasını düzenli olarak gözden geçirecek ve kendi yetkisi dahilinde, etkin işleyişini geliştirmek için gerekli kararları alacaktır. Bu Protokol tarafından kendine verilen görevleri yerine getirecektir :

(a) Bu Protokol hükümlerine göre elde edeceği bilgiler temelinde, bu Taraflar Protokol'ünün uygulanmasını, bu Protokol uyarınca alınan önlemlerin topyekün etkilerini, özellikle çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri ile kümülatif etkisini ve Kongre'nin amacı yönünde hangi ölçüde ilerleme sağlandığını değerlendirmek;
(b) Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı'nın yükümlülüklerini periyodik olarak incelemek, Kongre'nin amacı doğrultusunda ve bilimsel ve teknik bilginin evrim ve uygulanması ile kazanılan deneyimler ışığında Kongre'ye ilişkin Madde 4, fıkra 2(d) ve Madde 7 fıkra 2 gereğince istenen revizyonları eksiksiz yerine getirmek, ve böylece bu Protokol' un uygulanması konusunda düzenli olarak raporlar hazırlamak;
(c) Tarafların farklı çevre, sorumluluk ve imkan ve kabiliyetleri ile bu Protokol'ün uygulanması konusundaki taahhütleri dikkate alınarak iklim değişimi ve etkilerini ele alan Taraflarca düzenlenen önlemler konusunda bilgi alış verişini teşvik etmek ve kolaylaştırmak,
(d) İki yada daha fazla Tarafın talebi üzerine, Tarafların farklı çevre,
sorumluluk ve imkan ve kabiliyetleri ile bu Protokol'ün uygulanması konusundaki taahhütleri dikkate alınarak, iklim değişikliği ve etkilerini
ele almak için alınan önlemleri kolaylaştırmak;
(e) Kongre'nin amacı ve bu Protokol'ün hükümlerine uygun olarak Bu
Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından alınan ilgili kararlar bütünüyle dikkate alınarak bu Protokol'un Bu Protokol
Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından üzerinde anlaşılan etkili şekilde uygulanması için karşılaştırılabilir metodolojilerin
geliştirilmesi ve periyodik olarak iyileştirmesinin yapılmasını teşvik etmek ve bu yönde kılavuzluk etmek;
(f) Bu Protokol'ün uygulanması için gerekli konular hakkında
tavsiyelerde bulunmak;
(g) Madde 11, fıkra 2 uygun olarak ilave mali kaynakları harekete geçirme yoluna gitmek;
(h) Bu Protokol'ün uygulanması için gerekli görülen yardımcı organlar
oluşturmak;
(i) yetkili uluslararası kuruluşlar ve hükümetler arası ve sivil organlardan, uygun yerde bilgi, hizmet ve işbirliği aramak ve yararlanmak ve;
(j) Bu Protokol'ün uygulanması için gereken diğer işlevlerin yerine getirilmek ve Taraflar Kongresı tarafından alınan bir karardan kaynaklanan her türlü görevi ele almak.

5. Taraflar Toplantısı'na ilişkin prosedürlere ait kurallar ve bu Kongre tarafından uygulanan mali prosedürler, Taraflar Kongresi'nin ilk toplantısında gerekli değişiklikler yapılmış olarak (mutatis mutandis) uygulanır, şu şartla ki bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından oy birliği ile aksi kararlaştırılmış olması hali bu durumun dışındadır.

6. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı'na ait birinci toplantısı, bu Protokol'ün yürürlüğe girdiği tarihten sonra programlanan toplanacaktır. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı'nın daha sonraki olağan toplantıları her yıl Taraflar Toplantı'sına ilişkin olağan toplantılar ile bağlantılı olarak yapılacak şu şartla ki bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından oy birliği ile aksi kararlaştırılmış olması hali bu durumun dışındadır.

7. Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı'nın olağan üstü toplantıları, Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı tarafından gerekli görüldüğü takdirde veya herhangi bir Tarafın talebi üzerine diğer zamanlarda da yapılabilir, şu şartla ki sekreterlik tarafından Taraflara bu talep altı ay içinde bildirilecektir ve en az Taraflar üçte biri tarafından desteklenecektir.

8. Birleşmiş Milletler ve uzmanlaşmış organları, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Kongre'de taraf olmayan devlet üyeler, Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantılarında temsilci statüsüyle temsil edilecektir. Bu Protokol tarafından kapsanan konularda yetkili olan ve sekreterliğe Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı 'nda gözlemci olarak temsil edilmek istediğini açıklayan Ulusal veya uluslararası, devletsel veya sivil herhangi bir kurum veya organın bu isteği kabul edilir şu şartla ki mevcut Tarafların üçte biri tarafından bu durum onaylanmalıdır. Gözlemcilerin giriş ve katılımı, yukarıda fıkra 5'de atıfta bulunulan prosedür kurallarına tabidir.

Madde 14

1. Kongre'ye ilişkin Madde 8 tarafından kurulan sekreterlik bu Protokol'ün sekreterliği olarak hizmet görecektir.

2. Sekreterlik işlevleri konusunda Kongre'ye ait Madde 8 fıkra 2 ile sekreterliğin işlevlerine ilişkin yapılan düzenlemeler konusunda Kongre'ye ait Madde 8 fıkra 3 gerekli değişiklikler yapılmış olarak (mutatis mutandis) uygulanacaktır. Sekreterlik, buna ilaveten, bu Protokol tarafından kendisine verilen işlevleri yerine getirecektir.

Madde 15

1. Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Yardımcı Organı ve Kongre'ye ilişkin Madde 9 ve 10 tarafından kurulmuş Uygulamaya yönelik Yardımcı Organ, sırasıyla, bu Protokol'ün Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Yardımcı Organı ve Protokol'ün Uygulanmasına yönelik Yardımcı Organ olarak hizmet görecektir. Kongre kapsamındaki bu iki organın işleyişine ilişkin hükümler gerekli değişiklikler yapılmış olarak (mutatis mutandis) bu Protokol'e uygulanacaktır. Bu Protokol'ün Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Yardımcı Organı ve Protokol'ün Uygulanmasına yönelik Yardımcı Organı'nın toplanma oturumları, sırasıyla, bu Protokol'ün Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Yardımcı Organı ve Protokol'ün Uygulanmasına yönelik Yardımcı Organı toplantılarıyla bağlatılı olarak yapılır.

2. Protokol' taraf olmayan ancak Kongre'ye taraf olan Taraflar yardımcı organların herhangi bir toplantısına gözlemci olarak katılabilirler. Yardımcı organlar bu Protokol'ün yardımcı organları olarak hizmet görmeleri halinde, bu Protokol kapsamında kararlar sadece bu Protokol'e taraf olan Taraflarca alınacaktır.

3. Kongre'ye ait Madde 9 ve 10 tarafından kurulmuş yardımcı organların bu Protokol'e ait meseleler ile ilgili işlevlerini yerine getirmeleri halinde Kongre'nin bir Tarafını temsil eden yardımcı organlara ilişkin Bureaux'un herhangi bir üyesi bu Protokol'ün Tarafları arasından ve yine bu Protokol Tarafları tarafından seçilecek bir ilave üye ile değiştirilecektir.

Madde 16
Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı, olabildiğince yakın bir süre içinde, Protokol'e yapılan başvuruları ele alacak ve Taraflar Toplantısı tarafından alınabilecek ilgili kararlar ışığında, Kongre'ye ait Madde 13'de atıfta bulunulan çok taraflı istişare sürecini, uygun olduğu yerde, değiştirecektir. Bu Protokol'e uygulanabilecek herhangi bir çok taraflı istişare süreci Madde 18'e uygun olarak oluşturulan prosedür ve mekanizmalara tarafsız bir şekilde uygulanacaktır.

Madde 17
Taraflar Toplantısı, ilgili ilkeleri, değişiklikleri, kuralları ve kılavuzları, özellikle emisyon alış verişi için doğrulama, raporlama ve hesaplama açısından tanımlar. Ek B'de yer alan Taraflar Madde 3 kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmek amacıyla emisyon alış verişine katılabilirler. Böyle bir alış veriş bu Madde kapsamındaki sayısallaştırılmış emisyon sınırlamaları ve indirimi taahhütlerini karşılamak amacıyla yurt için girişimlere ilave nitelikte olacaktır.

Madde 18
Bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısı birinci toplantısında bu Protokol'e ilişkin hükümlere aykırı hareketleri tespit etmek ve ele almak için uygun ve etkili süreç ve mekanizmaları onaylayacaktır, şöyle ki aykırılığın nedeni, türü, derecesi ve sıklığını dikkate alarak sonuçları gösteren bir liste geliştirilmesi buna dahildir. Bağlayıcı sonuçlar doğuran bu Madde kapsamındaki herhangi bir süreç veya mekanizma bu Protokol değiştirilmesi yoluyla düzenlenecektir.

Madde 19
Uyuşmazlıkların giderilmesine yönelik Kongre'ye ilişkin Madde 14 hükümleri bu Protokol gerekli değişiklikler yapılmış olarak uygulanacaktır.

Madde 20
1. Bütün Taraflar bu Protokol'e ilişkin bir değişiklik teklif edebilirler.

2. Bu Protokol ilişkin değişiklikler, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısının olağan toplantısında düzenlenecektir. Bu Protokol ilişkin teklif edilen değişiklik metni, bu değişikliğin
değiştirileceği toplantıdan en az altı ay önceden Sekreterlik marifetiyle Taraflara bildirilecektir. Sekreterlik herhangi bir teklif edilen değişiklik metnini Taraflara ve Kongre'nin imza sahiplerine ve bilgi için de Emanetçi'ye (Depositary) bildirecektir.

3. Bu Protokol için teklif edilen değişiklikler için Taraflar oy birliği ile bir anlaşmaya varmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Oy birliği için tüm yollara başvurulduğu takdirde ve bir uzlaşmaya varılamadığı takdirde, değişiklik son çare olarak toplantıda mevcut ve oy veren Tarafların dörtte üçlük çoğunluğu ile kararlaştırılır. Yapılan değişiklik sekreterlik tarafından Emanetçiye bildirilecek ve kabulü için tüm Taraflara sirküle edilecektir.

4. Bir değişikliğin kabul edilmesi ile ilgili belgeler Emanetçi'ye bırakılacaktır. Yukarıdaki Madde 3'e uygun olarak yapılan bir değişiklik, bu Protokol Tarafları'nın en az dörtte üçü tarafından kabul edildiğine ilişkin bir belge Emanetçi tarafından alındıktan sonraki doksanıncı günde kabul eden Taraflarca yürürlüğe girecektir.

5. Değişiklik, bir başka Taraf için söz konusu değişikliğe ilişkin kabul evrağını Emanetçi'ye bıraktığı tarihten sonraki doksanıncı günde bu Taraf için yürürlüğe girecektir.


Madde 21

1. Bu Protokol ekleri, aksi açıkça belirtilmedikçe, Protokol'ün önemli bir
parçası sayılacak olup bu Protokol'e yapılacak atıflar aynı zamanda eklerine de yapılmış sayılacaktır. Bu Protokol'ün yürürlüğe girmesinden sonra
yapılan herhangi bir ekleme, bilimsel, teknik, usul veya idari nitelikli liste, form veya diğer açıklayıcı belgeler ile sınırlandırılacaktır.

2. Bütün Taraflar bu Protokol'ün Eklerinde bir değişiklik teklif edebilirler.

3. Bu Protokol'ün Eklerinde bir değişiklik, bu Protokol Tarafları'nın bir araya geldiği Taraflar Toplantısının olağan toplantısında düzenlenecektir. Bu Protokol'ün Eklerinde teklif edilen değişiklik veya teklif edilen ek metni, bu değişikliğin yapılacağı toplantıdan en az altı ay önceden Sekreterlik marifetiyle Taraflara bildirilecektir. Sekreterlik herhangi bir teklif edilen değişiklik ek veya teklif edilen ek metnini Taraflara ve Kongre'nin imza sahiplerine ve bilgi için de Emanetçi'ye (Depositary) bildirecektir.

4. Bu Protokol'ün Eklerinde teklif edilen değişiklik veya teklif edilen ek metni için Taraflar oy birliği ile bir anlaşmaya varmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Oy birliği için tüm yollara başvurulduğu takdirde ve bir uzlaşmaya varılamadığı takdirde, değişiklik son çare olarak toplantıda mevcut ve oy veren Tarafların dörtte üçlük çoğunluğu ile kararlaştırılır. Yapılan değişiklik sekreterlik tarafından Emanetçiye bildirilecek ve kabulü için tüm Taraflara sirküle edilecektir.

5. Yukarıdaki Fıkra 3 veya 4 uygun olarak hazırlanan Ek A veya B'nin dışındaki bir Ek'in Ek'i (lahikası) veya Ek'teki değişikliği, Emanetçi tarafından söz konusu Ek'in Ek'i (lahikası) veya Ek'teki değişikliğinin Taraflara bildirim tarihinden sonra altıcı ayda bu Protokol tüm Taraflar için yürürlüğe girecektir, şöyle ki Ek'in Ek'i (lahikası) veya Ek'teki değişikliğin kabul edilmediğini Emanetçi'ye yazılı olarak bildiren tarafından hariçtir. Ek'in Ek'i (lahikası) veya Ek'teki değişiklik, Emanetçi tarafından geri çekilme bildiriminin alındığı tarihten sonra 90 gün İçindeki kabul etmeme bildirimi yapan Taraflar için yürürlüğe girecektir.

6. Ek'in Ek'i (lahikası) veya Ek'teki değişiklik Protokol'deki bir değişiklik ile ilgiliyse, Protokol'e ilişkin bu değişiklik yürürlüğe girinceye kadar o Ek'in Ek'i (lahikası) veya Ek'teki değişiklik yürürlüğe girmeyecektir.

7. Bu Protokol'e ilişkin Ek A ve B'e ait değişiklikler Madde 20'de belirtilen usule uygun olarak hazırlanacak ve yürürlüğe girecektir, şöyle ki Ek B'ye ilişkin herhangi bir değişiklik sadece ilgili Tarafın yazılı onayı ile yapılacaktır.

Madde 22

1. Aşağıdaki Fıkra 2'de belirtilenler hariç bütün tarafların tek bir olacaktır.

2. Bölgesel ekonomik bütünleşme örgütleri, yetkili oldukları konularda, bu Protokol Taraf üye Devlet sayısına eşit bir oy sayısı ile oy verme hakkına sahip olacaktır. Böyle bir örgüt, üye Devletlerinden herhangi biri oy hakkını kullandığı takdirde bu oy hakkını kullanmayacaktır veya tam tersi durum da geçerlidir.

Madde 23
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bu Protokol'ün Emanetçisidir.

Madde 24
1. Bu Protokol, Kongre'ye taraf olan Devletler ve bölgesel ekonomik bütünleşme örgütlerinin imzasına açık olacak olup onay, kabul veya tasdiklerine tabi olacaktır. Birleşmiş Milletler, Merkez Binasında 16 Mart 1998 ila 15 Mart 1999 tarihleri arasında imzaya açık olacaktır. Onay, kabul, tasdik ve girişe ilişkin belgeler Emanetçi'ye teslim edilecektir.

2. Herhangi bir üye Devleti Taraf olmaksızın bu Protokol'ün tarafı olan herhangi bir bölgesel ekonomik bütünleşme örgütü, bu Protokol kapsamında yer alan tüm yükümlülükler ile bağlı olacaktır. Böyle bir örgüt olması halinde, bir veya daha fazla üye devleti bu Protokol'e Taraf ise, örgüt ve üye Devletler bu Protokol kapsamındaki yükümlülüklerinin yerine getirilmesine ilişkin ilgili sorumluluklarını üzerinde karar vereceklerdir. Böyle durumlarda, örgüt ve üye Devletleri eşanlı olarak haklarını kullanma yetkisine sahip olmayacaklardır.

3. Onaylama, kabul, tasdik ve girişe ilişkin belgelerde, bölgesel
ekonomik bütünleşme örgütleri bu Protokol tarafından düzenlenen konulara ilişkin olarak yetki derecelerini açıklayacaklardır. Bu örgütler, yetki derecelerindeki önemli herhangi bir değişiklik hakkında Teminatçı' ya, ve Teminatçı tarafından da yeri geldiğinde Taraflar' a, bilgi sağlayacaktır.

Madde 25

1. Bu Protokol, Kongre'nin 44 Tarafından daha az olmamak kaydıyla, 1990 yılı itibariyle toplam karbon dioksit emisyonunun an az % 55'i için hesap edilen Ek A'da yer alan Tarafların onay, kabul, tasdik ve girişlerini emanete teslim ettikleri tarihten sonraki tarihten sonra doksanıncı günde yürürlüğe girecektir.

2. Bu Madde'nin amacı gereğince, "El I'de yer alan Taraflara ilişkin 1990 yılı toplam karbon dioksit emisyonları" Kongre'ye ilişkin Madde 12'ye uygun olarak gönderilen birinci ulusal bildirgelerde belirtilen Ek 1'de yer alan Taraflarca bu Protokol'ün kabul tarihi sırasında ve öncesinde açıklanan miktar anlamına gelecektir.

3. Bu Protokol'ü onaylayan, rıza gösteren veya tasdik eden veya Fıkra 1'de açıklanan şartlar yerine getirildikten sonra kabul eden her bir Devlet veya bölgesel ekonomik bütünleşme örgütü için, bu onay, rıza, tasdik ve kabule ilişkin belgelerin teminata bırakıldığı tarihi izleyen doksanıncı günde yürürlüğe girecektir.

4. Bu Madde' nin amacı gereğince, bir bölgesel ekonomik bütünleşme örgütü tarafından teminata bırakılan herhangi bir belge örgütün Devlet üyeleri tarafından teminata bırakılanlara ilave olarak sayılmayacaktır.

Madde 26

1. Bu Protokol hiçbir rezervasyon yapılmayacaktır.

Madde 27

1. Bir Taraf için bu Protokol'ün yürürlüğe girdiği tarihten başlamak üzere üç yıl sonra herhangi bir zamanda, o Taraf bu Protokol'den Teminatçı' ya yazılı bildirimde bulunarak geri çekilebilecektir.

2. Söz konusu çekilme Teminatçı tarafından geri çekilmeye ilişkin bildirimin alındığı tarihten veya geri çekilme bildirimde açıklanan daha sonraki bir tarihten sonra bir yılın sona ermesi ile yürürlüğe girecektir.

Madde 28

Bu Protokol orijinali ki Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolca aynı derecede geçerlidir Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği' nde teminata teslim edilecektir.
Bin dokuz yüz doksan yedi yılı Aralık ayının on birinci gününde Kyoto'da düzenlenmiştir.

İŞ BU DURUMU ONAYLAMA ÜZERE, imza sahipleri belirtilen tarihte bu Protokol' ün altına geçerli imzalarını koymuşlardır



Ek A

Sera Gazları
Karbon dioksit (CO2)
Metan (CH4)
Nitro Oksit (N2O)
Hidroflorokarbon (HFCs)
Perflorokarbon (PFCs)
Sülfür hekzaflorid (SF6)

Sektörler/Kaynak Kategorileri
Enerji
Yakıt yanması
Enerji Endüstrisi

İmalat sanayileri ve inşaat
Nakliye
Diğer sektörler
Diğerleri
Yakıtlardan kaçak emisyonlar
Katı yakıtlar
Petrol ve doğal gaz
Diğerler
Sanayi süreçleri
Mineral ürünler
Kimya sanayi
Metal üretimi
Diğer üretimler
Halokarbon ve sülfür hekzaflorid üretimi
Halokarbon ve sülfür hekzaflorid tüketimi
Diğerleri
Çözücü ve diğer ürünlerin kullanımı
Tarım
Bağırsak fermantasyonu
Gübre idaresi
Pirinç tarımı
Tarımsal topraklar
Savanaların planlı olarak yakılmaları
Tarımsal artıkların yakılmaları
Diğerleri
Atık
Toprağa katı atık boşaltımı
Atık su işleme
Atık yakılması
Diğerleri

Ek B

Sayısallaştırılmış sınırlama veya indirim taahhütü veren Taraflar (baz yılın veya dönemin yüzdesi)

Avustralya 108
Avusturya 92
Belçika 92
Bulgaristan* 92
Kanada 94
Hırvatistan* 95
Çek Cumhuriyeti* 92
Danimarka 92
Estonya* 92
Avrupa Topluluğu 92
Finlanda
Yayımlanan yeni bir rapor, sera etkisi yaratan gazların atmosfere verdiği zararın tahmin edilenden daha fazla olabileceğini ortaya koydu.

Çölleşme sonucu milyonlarca kişi Afrika'dan göç etmeye zorlanabilir

İngiltere hükümeti tarafından yayımlanan rapor, sera etkisi yaratan gazların, tehlikeli kabul edilen seviyenin altında tutulması olasılığının çok düşük olduğunu belirtiyor.

Araştırmacılar, Grönland'daki buz kütlesinin eriyeceğinden ve bu erimenin gelecek bin yıl içinde deniz seviyelerini yedi metre yükselteceğinden endişe duyuyorlar. Rapora göre bu değişimden en fazla, yoksul ülkeler etkilenecek.

"Tehlikeli İklim Değişikliğinden Korunma" adlı rapor, Şubat 2005'te İngiltere Meteoroloji Dairesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen bir konferansta sunulan bilgilere dayanıyor.

İki hedef

Konferansta, ilki, sera etkisi yaratan gazların atmosferde ne oranda bulunmasının tehlikeli olduğunun belirlenmesi, ikincisi ise bu oranların altında kalmak için alınması gereken önlemler olmak üzere iki hedef belirlenmişti.

Yayımlanan raporun önsözünde İngiltere Başbakanı Tony Blair, "Sunulan bilgiler ışığında, iklim değişikliğinin getireceği riskler bizim tahminlerimizin çok üzerinde olabilir" diye yazdı.

Blair, yazısını, "İki yüz yılda nüfusu altı katına çıkan bir dünyada, sanayileşme ve ekonomik büyüme sonucu atmosfere salınan sera etkisi yaratan gazlar, telafi edilemez oranda küresel ısınmaya neden olmaktadır" diye sürdürdü.

Yapılan araştırmalardan birisi, farklı sıcaklık değişimlerinin yaratacağı etkileri değerlendirmekte.


Atmosferin 2°C ısınması Grönland buz tabakasının erimesi için yeterli

Almanya'daki Potsdam İklim Değişimi Araştırma Enstitüsü'nden Bill Hare, raporun sonuç bölümünde "Bir santigrat derecenin üzerindeki sıcaklık artışları sonucunda, tehdit altındaki ekosistemlerde risk büyük bir hızla artmakta" saptamasında bulunuyor.

2°C değişimin etkileri

Sıcaklık derecelerinde bir ile iki santigrat derecelik artışının ise daha geniş kapsamlı ve bölgesel sorunlara neden olacağı belirtilen rapor şu uyarıda bulunuyor:

"İki santigrat derecenin üzerindeki değişimler ise, risk oranını çok önemli şekilde arttırmakta. Bu durumda, canlı türlerinin soyunun tükenmesi, bazı ekosistemlerin yok olması, açlık ve su sıkıntısının artmasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bu özellikle gelişmekte olan ülkeler için sosyo-ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir"

Avrupa Birliği'nin, "iki derecenin üzerine çıkan sıcaklık değişimlerinin önlenmesi" konusunda bir karar aldığını hatırlatan rapor, bu sınırın çok yüksek tutulduğunu, iki derecelik bir artışın, Grönland buz tabakasının erimesi için yeterli olduğunu vurguluyor.

Raporu hazırlayan bilim adamları, çalışmalarında, atmosferdeki gazların hangi oranlara yükselmesinin sıcaklık değişimlerine neden olacağına yoğunlaştırdılar.

Şu anda atmosferde, bir milyonda 380 (ppm) oranında karbon dioksit bulunmakta. Bu oran, Sanayi Devrimi öncesinde 275 ppm seviyesindeydi.


Atmosferdeki karbon dioksit oranı bir milyonda 380 seviyesinde

Bilim adamlarının çalışmalarına göre, iki santigrat derecelik bir sıcaklık artışının olası sonuçları:


Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarım ürünlerinde azalma
Avrupa ve Rusya'da verimsiz hasadın üç katına çıkması
Çölleşme sonucunda, kuzey Afrika'dan büyük göçler
İki milyar 800 milyon kişinin su sıkıntısıyla karşı karşıya kalması
Mercan kayalıklarının yüzde 97'sinin yok olması
Kutup ayılarının soyunun tükenmesi
Afrika ve kuzey Amerika'da sıtma hastalığının yayılması

2005 yılında düzenlenen konferansta belirlenen hedeflerden birisi, bu tehlikelerle nasıl mücadele edilebileceğinin araştırılmasıydı.

Bugün yayınlanan rapor, bu konuda daha iyimser.

Enerjinin verimli kullanılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve temiz kömür kullanımı için gereken teknolojinin bulunduğunu belirten rapor, bu sistemlerin yerleşmesi için malî mekanizmaların da kullanımda olduğunu hatırlatıyor.

"Bilgisizlikten, kültürel sorunlara kadar pekçok engel bulunduğuna işaret eden rapor "Bu konudaki stratejilerin belirlenmesinde sorun teknoloji ya da maliyet değil, siyasî, sosyal engellerin aşılması" sonucuna varıyor.
Sera Etkisi ;
           Uzun dönemde, yeryüzünün, güneşten aldığı enerji kadar enerjiyi uzaya vermesi gerekir. Güneş enerjisi yeryüzüne kısa dalga boyu radyasyon olarak ulaşır. Gelen radyasyonun bir bölümü, yeryüzünün yüzeyi ve atmosfer tarafından geri yansıtılır. Ama bunun büyük bölümü, atmosferden geçerek yeryüzünü ısıtır. Yeryüzü bu enerjiden, uzun dalga boyu, kızılötesi radyasyonla kurtulur.

Gezegenimizin yüzeyi tarafından yukarıya salınan kızılötesi radyasyonun büyük bölümü atmosferdeki su buharı, karbondioksit ve doğal olarak oluşan diğer “sera gazları” tarafından emilir. Bu gazlar enerjinin, yeryüzünden geldiği gibi doğrudan uzaya geçmesini engeller. Birbiriyle etkileşimli birçok süreç (radyasyon, hava akımları, buharlaşma, bulut oluşumu ve yağmur dahil) enerjiyi atmosferin daha üst tabakalarına taşır ve enerji oradan uzaya aktarılır. Bu daha yavaş ve dolaylı süreç bizim için bir şanstır; çünkü yeryüzünün yüzeyi enerjiyi uzaya hiç engelsiz gönderebilseydi, o zaman yeryüzü soğuk ve yaşamsız bir yer, Mars gibi çıplak ve ıssız bir gezegen olurdu.

Atmosferdeki gazların gelen güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle Yerküre’nin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.
SERA GAZLARININ TANITIMI:Sera gazlarının adları biraz önce açıklanmıştı. Bunların nitelikleri, küresel ısınmadaki payları ve atmosferdeki yoğunlukları birbirinden farklıdır. O nedenle bunlar hakkında aydınlatıcı bilgi verilmesi yararlı görülmüştür (Çepel 2003).


KarbondioksitBu gaz, fosil yakıtların (petrol ve türevleri, kömürlerin ve doğal gazın) sanayide kullanılması sonucunda oluşarak atmosfere karışmaktadır. Atmosfere karışan karbondioksidin %80 – 85’i fosil yakıtlardan, %15-20’si de canlıların solunumundan ve mikroskobik canlıların organik maddeleri ayrıştırmasından kaynaklanmaktadır (Mitscherlich 1995). Bu nedenle sanayileşme devriminden önce atmosferdeki toplam karbondioksit miktarı 600 milyar ton tahmin edildiği halde, bugün bu miktarın yaklaşık 750 milyar tona çıktığı bildirilmektedir (Houghton et al. 1994’e göre Kadıoğlu 2001). Bir yandan fosil yakıt kullanımının hızla artışı,

öte yandan fotosentez için tonlarca karbondioksit harcayan ormanların ve bitkisel planktonlar düzeyine ulaşmıştır.

Bilim insanlarının son zamanlarda geliştirdikleri matematiksel bilgisayar modellere göre, CO2 yoğunluğunun iki katına çıkması halinde küresel sıcaklığın 3°С artacağı hesaplanmıştır. Bu sonuç, karbondioksitin küresel ısınmadaki etki derecesinin ne kadar yüksek olduğu konusunda bir fikir vermektedir. Gerçekten sera gazları içinde karbondioksit, küresel ısınmada % 50 paya sahiptir. Bunun nedeni, hem miktarının çok hem de karbondioksit moleküllerinin atmosferdeki ömrünün 50 – 100 yıl gibi çok uzun olmasıdır. O nedenle küreselısınmaya karşı alınacak önlemlerin başında karbondioksit salınımının azaltılması gelmekte ve bu hususta uluslar arası düzeyde olağanüstü çabalar harcanmaktadır.

Metan

Bu gaz organik artıkların oksijensiz ortamda ayrışması (anaerobik ayrışma) sonucunda

meydana gelmektedir. Başlıca kaynakları pirinç tarlaları, çiftlik gübreleri, çöp yığınları ve

bataklıklardır. Metan moleküllerinin ömrünün ve miktarının az olması nedeniyle, küreselısınmadaki etki payı % 13 kadardır.

 

Azot Oksitleri

Bu sera gazının kaynakları egzoz gazları, fosil yakıtlar ve organik maddelerdir.

Küresel ısınmadaki payı % 5’dir.

Kloroflourkarbon Gazları (CFC-H)

Bu sera gazları için doğal kaynak yoktur. Spreylerdeki püskürtücü gazlar, soğutucu

aletlerde kullanılan gazlar, bilgisayar temizleyiciler, bu gazların başlıca yapay kaynaklarıdır.

Küresel ısınmadaki payları % 22 oranındadır.

Ozon

Yeryüzüne yakın atmosfer tabakalarındaki ozon’un başlıca kaynağı, egzoz gazlarının

2/3’ünü oluşturan azotoksitlerin ultraviyole ışınları ile fizikoşimik reaksiyona girmesidir. Bu

reaksiyon sonucunda bol miktarda ozon meydana gelir ve atmosferde birikir. Yalnız, bu gazın

oluşumu egzoz gazlarına ve güneşin ışınlarına bağlı olduğu için (geceleri üretilmez) miktarı

çok değildir. Küresel ısınmadaki sera etkisi % 7 kadardır.

Su Buharı

Küresel ısınmada sera etkisi bakımından en başta gelir. Ancak yeryüzüne yakın atmosfer içindeki miktarı çok nadir hallerde yükselir. Bol miktarda bulunduğu atmosfer katmanı genellikle bulutların oluştuğu yükseklerdeki atmosfer tabakalarındadır. O nedenle daha çok güneşten gelen ışınları tutmada ve yükseklere yansıtmada (albedo) etkilidir. Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, küresel ısınmanın temel nedeni, bol fosil yakıt kullanılmasıyla atmosfere salınan karbondioksit miktarının çok yüksek miktarlara ulaşmasıdır. Miktar ve atmosferde kalma süresinin çok yüksek olması nedeniyle küresel ısınmada, sera gazları içindeki etki payı da çok yüksek olmaktadır (%50).

gerçeğinin yadsınamaz kanıtlarıdır.
Küresel Isınmanın Nedenleri
Güneş hareketleri iklim sistemi insanlar ve sera gazları, gibi nedenlerden etkilenmektedir. araştırmacılar küresel ısınma konusunda hemfikirdirler. Bu değişimin detaylı nedenleri açık bir araştırma alanıdır ama bilimsel çoğunluk sera gazlarının son zamanlardaki sıcaklık artışının başlıca nedeni olduğunu belirtmektedir.

Atmosferdeki karbondioksit ve metan oranlarındaki artış dünya yüzeyinin sıcaklığını yükseltmektedir. Karbondioksit oranındaki artış dünyanın yüzeyini ısıtmakta ve kutuplara yakın buzların erimesine yol açmaktadır. Buzlar eridikçe yerlerini kara veya sular almaktadır. Kara ve suların buza oranla daha az yansıtıcı buzullarda daha fazla erimeye yol açmaktadır.
Sitemizi 78269 ziyaretçi ziyaret etti



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol